İngilizce Kelimeler Listesi

İngilizce Kelimeler

İngilizce kelimeler, konuşmanın ve anlamanın temelidir. Kelime dağarcığını ne kadar geliştirirsen İngilizce öğrenmen o kadar kolay olur. Bir başka deyişle kendini ifade edebilmen için kelimelere ihtiyacın olacak. Başka bir deyişle, İngilizceni geliştirmen için İngilizce kelimeler listesini bu sayfada bulabilirsin.

İngilizcede Kaç Kelime Var?

İngilizcede yaklaşık 1 milyon civarında kelime var. Bu 1 milyon kelimenin içerisinde terimler, madenler gibi detaylarda mevcut. Ama genelde dünyaca ünlü sözlüklerde bu sayı 300 bin ile 470 bin arasında değişir. Ama İngilizce konuşabilmek ve anlayabilmek için bu kadar İngilizce kelime bilmene gerek yok. Yaklaşık 3,000 kelime bilmen yeterli. İngilizcedeki bu 3000 kelime gündelik hayatta konuşulanların %95’ini rahatlıkla anlamanı sağlayacak. Ayrıca bunu biz değil, aslında Oxford söylüyor. İşte bu yüzden The Oxford 3000 yayınlanıyor.

Son güncellenme tarihi: 11/10/2024

İngilizce Kelimeler Listesi

The Oxford 3000 Nedir?

Oxford Dictionary, 3 ana kritere göre 3000 İngilizce kelime yayınlıyor. Bu kelimeler 3 kritere göre seçiliyor;

  1. İngilizcede en sık kullanılan kelimeler
  2. Sadece sık kullanılmasının dışında, gazeteler veya bilimsel makalelerde kullanıyor olması
  3. Sık kullanılmasa da genele hitap eden önemli kelimeler, örneğin seyahat terimleri

Bu yüzden İngilizcedeki 3000 Kelime gündelik hayatta konuşulanların %95’ini rahatlıkla anlamanı sağlayacak

İşte bu sebeple, İngilizce öğrenmek daha da kolaylaşıyor. Artık, İngilizce öğrenmek için ilk etapta neye ihtiyacın var biliyorsun; İngilizce Kelimeler!

İngilizce Öğrenmeye Yeni Başlayanlar İçin

Kelime dağarcığını geliştirmek yeni başlayanlar için ideal yöntemdir. Ama genelde okullarda ve ingilizce kurslarında hep aynı yöntemler ile geliştirilir. Mesela, önce hayvanları öğreniriz. Örneğin, Giraffe – Zürafa. İngilizce bilen birine sormak lazım. Acaba Giraffe kelimesini İngilizce konuşurken hayatında kaç kere kullanmış? Konuyu anladığını düşünerek hemen kelime listelerine geçiyorum. Bu arada hemen İngilizce öğrenmeye başlamak için aşağıdaki formdan bize ulaşabilirsin. Ya da Sıfırdan İngilizce Öğrenmek yazısıda ilgini çekebilir.

Oxford 3000’i Öğrenmenin Faydaları

Oxford 3000, İngilizcede konuşulan keliemleirn %95’ini anlaman için hazırlanmış bir liste. Oxford 3000’i öğrenmenin başlıca faydaları;

  • Daha hızlı ve kolay İngilizce öğrenme: En sık kullanılan kelimeleri öğrenerek, İngilizce konuşma ve yazma becerilerini çok daha hızlı bir şekilde geliştirebilirsin.
  • Daha geniş kelime hazinesi: Oxford 3000’i öğrenerek, kelime hazneni önemli ölçüde genişletebilir ve kendini çok daha iyi ifade edebilirsin.
  • Daha iyi dilbilgisi: Oxford 3000’deki kelimeler, dilbilgisi kurallarını ve kelimelerin nasıl kullanıldığını öğrenmene yardımcı olur.
  • Daha yüksek sınav puanları: Oxford 3000’deki kelimeleri öğrenerek, TOEFL, IELTS ve diğer İngilizce yeterlilik sınavlarında daha yüksek puanlar alabilirsiniz.

Oxford 3000’i Nasıl Öğrenebilirim?

Oxford 3000 İngilizce kelime listesini öğrenmek için;

  • Oxford 3000 kelime listesini kayıt edin. Arzu edersen Oxford 3000 kelime listesinin PDF formatına sayfanın en altındaki linkten ulaşabilirsin.
  • Kelimeleri gruplar halinde öğrenin. Kelimeleri anlamlı gruplar halinde öğrenmek, daha kolay ezberlemene yardımcı olur.
  • Kelimeleri tekrarlayın. Kelimeleri tekrarlamak, onları uzun süreli hafızanıza kaydetmene yardımcı olur.
  • Kelimeleri kullanın. Kelimeleri İngilizce cümleler içinde kullanmak, onları daha iyi öğrenmenize ve hatırlamanıza yardımcı olacaktır.

İngilizcede En Sık Kullanılan 3000 Kelime

İngilizce Kelimeler Listesi

İngilizce kelime dağarcığını geliştirmek için öncelikle en sık ve en çok kullanılan İngilizce kelimelerden başlamalısın. Kısaca, İngilizce konuşurken ve yazarken işine yarayacak kelimeler hızını arttıracaktır. Bunun için çok faydalı olacak bir liste hazırladık. Ve İngilizce kelimeler listesinde, diğer kaynaklardan bir farkımız olsun istedik. Ve bu listelerde tüm kelimeler için seviyeleri, Türkçe anlamlarını ve örnek cümleleri ekledik. Ayrıca tüm kelime grupların harfı A’dan Z’ye İngilizce kelimeler olarak gruplandırdık. Bu listelerden İngilizce kelime kartları yaparak, daha hızlı öğrenebilirsin.

Ana dili İngilizce olan biri, yani Native dediğimiz kişiler yaklaşık 20 – 30 bin arasında İngilizce kelime biliyor. Biz ise, zaten dilimizde olan 1000’e yakın İngilizce kelimeyi zaten biliyoruz. Örnek; radio – radyo , television – televizyon, vb gibi. Yani başlangıçta zor gibi gelse de aslında o kadar da zor olmadığını ilerledikçe göreceksin… Hadi Başlayalım…

Daha kısa bir liste isteyenler için: Henüz işin başındaysanız şu listelerden başlamanız daha iyi olabilir;

“A” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “A” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

a harfi ile baslayan ingilizce kelimeler listesi
A Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
a A1 bir a man, a horse.
abandon B2 terketmek He gave the order to abandon ship.
abandoned B2 terkedilmiş The world is full of abandoned mines.
ability B1 yetenek She’s a woman of considerable abilities.
able A2 yetenekli, yapılabilir He will buy a new car as soon as he is able.
about A1 hakkında What’s that book about?
above A1 yukarıda, üzerinde There’s a mirror above the sink.
abroad B1 yurt dışında He will go abroad this summer.
absence B2 yokluk A new teacher was appointed during her absence.
absent B1 yok, bulunmayan Jack has been absent from course for a week now.
absolute B2 kesin, tam She is an absolute idiot!
absolutely B1 kesinlikle, tamamen The weather is absolutely freezing today.
absorb B2 emmek Trees absorb carbon dioxide.
abuse B2 kötüye kullanmak, taciz, suistimal Abuse can be scary and isolating
academic B2 akademik We are following his academic progress.
accent B1 aksan She has got a strong northern accent.
accept B1 kabul etmek Do you accept credit cards
acceptable B1 kabul edilebilir His performance was acceptable, but not stunning.
access B1 erişim This is the access point.
accident A2 kaza My father had an accident but he is ok now.
accidental B2 tesadüfi, kazara The treasure was found after the accidental discovery in the field
accidentally B1 kazara I delete the file accidentally.
accommodation B1 konaklama, kalacak yer There is a shortage of accommodation in Dublin in summers.
accompany B1 eşlik etmek We have an accompany.
according to B1 -na göre According to the news, the postponed match will be played tomorrow.
account B1 hesap You have to open a new bank account.
accurate B1 doğru, kesin The figures they have used are not accurate.
accurately B1 tam olarak In order to see the results we need to record teh data accurately.
accuse B2 suçlamak Are you accusing me of steeling?
achieve B1 başarmak He finally achieved his ambition to visit Far East.
achievement B1 başarı It wouldn’t be easy to reach that achievement.
acid B2 asit We are in a threat of acid rains.
acknowledge C1 onaylamak, kabul etmek They refuse to acknowledge the new parliement.
acquire B2 edinmek I have finally acquired the pole position.
across A2 karşısında She walked across the road.
act B2 hareket, eylem Stop acting like a child!
action B2 aksiyon, eylem To solve it, you need to take an action.
active B1 aktif, faal There is an active volcano in this island.
actively B2 aktif olarak I have been actively looking for a job for 2 months.
activity B2 aktivite, etkinlik, faaliyet There were a lot of activity in the city.
actor A2 aktör, oyuncu He is a celebrated Hollywood actor.
actress A2 aktris, oyuncu She is a celebrated Hollywood actress.
actual B2 gerçek We had estimated about 300 visitors, but the actual number was much higher.
actually A2 aslında, gerçekten So what actually happened?
advertisement A2 reklam Responses to our advertisement have been disappointing.
ad A1 reklam I often prefer the ads on TV to the actual programmes.
adapt B2 uyarlamak, uydurmak We had to adapt our plans to fit Jack’s timetable
add A2 eklemek If you add three and four you get seven.
addition B1 ilave, ek In addition to his day job in school, he is working on anight shift.
additional B2 ek, ilave There will be an extra charge for any additional passengers.
address A1 adres, adres yazmak Her new address is Cumhuriyet Street in Kadıköy.
adequate B2 yeterli, uygun I didn’t have adequate time to prepare.
adequately B2 yeterli olarak Have the risks been adequately studied?
adjust B2 ayarlamak If the chair is too high you can adjust it to suit you.
admiration B2 hayranlık My admiration for that woman grows daily.
admire B1 hayran olmak, takdir etmek I was just admiring your jacket.
admit B1 itiraf etmek, kabul etmek He admitted to stealing the keys.
adopt B2 benimsemek, kabul etmek We’ve adopted a new approach.
adult A1 yetişkin I’ve lived most of my adult life in London.
advance B1 ilerlemek, önceden, avans You need to book your ticket at least 14 days in advance.
advanced B1 gelişmiş, ileri The disease was at an advanced stage.
advantage B1 avantaj, üstünlük One of the advantages of living in town is having the shops so near.
adventure A2 macera, serüven She had some exciting adventures in Egypt.
advertise B1 duyurmak We advertised our car in the local newspaper.
advertising B2 ilan Fiona works in advertising.
advert B1 reklam an advert for the local radio station
advice A2 tavsiye He gave some good advice.
advise B1 tavsiyede bulunmak I strongly advise you to quit smoking.
affair B2 mesele, ilişki She organizes her financial affairs very efficiently.
affect B2 etkilemek Their house was badly affected by the fire.
affection B2 sevgi She had a deep affection for her brother.
afford B1 gücü yetmek I don’t know if we can afford a new house.
afraid A2 korkmak, korkmuş I am afraid of flying.
after A1 sonra, ardından Let’s go to cinema after coffee.
afternoon A1 öğleden sonra It is going to rain this afternoon.
afterwards A2 sonradan We had tea, and afterwards we sat in the garden for a while.
again A1 tekrar Could you spell your name again, please?
against A2 karşı 50 people voted against the new proposal.
age A1 yaş, çağ Do you know the age of that building?
aged A2 yaşında, yaşlı They’ve got one daughter, Isabel, aged three.
agency B1 ajans We have an appointent at the estate agency.
agent B2 ajan, temsilci Please contact to our agent for further information
aggressive B2 agresif, saldırgan If I criticize him, he gets aggressive and starts shouting.
ago A2 önce The dinosaurs died out 65 million years ago.
agree A2 aynı fikirde olmak I agree with you.
agreement B2 anlaşma We can sign the agreement.
ahead B1 önde, ileride The road ahead is very busy.
aid C1 yardım, yardımcı olmak He gets about with the aid of a walking stick.
aim B1 amaç, hedef My main aim in life is to be a good husband and father.
air A2 hava I went outside to get some fresh air.
aircraft B2 uçak, uçak filosu Please remember to take all your personal possessions with you when you leave the aircraft.
airport A2 havalimanı We arrived at the airport just in time to catch the plane.
alarm B1 alarm, korku The first two bomb alerts were false alarms, but the third was for real.
alarming C1 korkutucu There has been an alarming rise in the rate of inflation.
alarmed B2 paniğe kapılmış I was a bit alarmed at how much weight she’d lost.
alcohol A2 alkol I could smell the alcohol on his breath.
alcoholic B1 alkolik, alkollü Could I have something non-alcoholic, like orange juice, please?
alive B1 canlı, hayatta Doctors kept him alive on a life-support machine.
all A1 tüm, tümü, hepsi All animals have to eat in order to live.
allow B1 izin vermek You’re not allowed to talk during the exam.
ally C2 yardım eden ülke, müttefik The US is one of Britain’s staunchest allies.
allied C2 müttefik The foreign invaders were finally defeated by allied forces.
almost A2 neredeyse, hemen hemen She’s almost 40.
alone A1 yalnız He likes being alone in the house.
along A2 boyunca We walked along the beach.
alongside C1 yanında, yanısıra Most of the staff refused to work alongside the new team.
aloud B1 yüksek sesle He read her letter aloud to the rest of the family.
alphabet A2 alfabe Z comes after Y in the alphabet.
alphabetical B2 alfabetik The names are published in alphabetical order.
alphabetically B2 alfabetik olarak The names of the contest winners are listed alphabetically.
already A2 zaten I’ve already told him.
alright A1 pekala Everything will be alright.
also A2 ayrıca I’m cold, and I’m also hungry and tired.
alter B2 değiştirmek I need to alter my plans.
alternative B2 alternatif, seçenek I need an alternative plan.
alternatively B2 alternatif olarak We can eat fast food, alternatively we can try somethgn different.
although B1 rağmen He went back although I begged him not to.
altogether B1 tamamen It will be 20 dollars altogether.
always A1 her zaman, daima He always comes late.
amaze B1 şaşırtmak You’ve done all your homework in an hour? You amaze me.
amazing B1 şaşırtıcı It’s amazing that no one else has applied for the job.
amazed B1 şaşırmış I was absolutely amazed when I heard he’d been promoted.
ambition B1 hırs He has already achieved his main ambition in life
ambulance A2 ambulans I called an ambulance.
among A2 arasında I saw a few familiar faces among the crowd.
amount B1 miktar, tutar They didn’t deliver the right amount of cement.
amuse B2 eğlendirmek Apparently these stories are meant to amuse.
amusing B1 eğlenceli an amusing situation
amused B2 eğlenmiş She was very amused at your comments.
analyse B2 analiz etmek, incelemek The powder was sent to the lab to be analysed.
analysis B2 analiz Some of these arguments need further analysis.
ancient B1 eski People have lived in this valley since ancient times.
and A1 ve Tom and Mary agree.
anger B2 öfke He couldn’t control his anger.
angle C1 açı The interior angles of a triangle 180 degrees.
angry A2 kızgın he made me really angry.
angrily B1 öfkeyle Don’t do that! she shouted angrily.
animal A1 hayvan I love animals.
ankle B1 ayak bileği The nurse bandaged my sprained ankle.
anniversary B1 yıldönümü We will celebrate our 30th anniversary tomorrow.
announce B1 duyurmak They announced the winner of thE race.
annoy B1 kızdırmak It really annoys me when people expect me to tip.
annoying B1 can sıkıcı He’s got a really annoying laugh.
annoyed B1 sinirlenmiş I was so annoyed with him.
annual B1 yıllık An annual event
annually B2 yılda 1 kez The prize is awarded annually.
another A2 başka, diğer I need another job.
answer A1 cevap, yanıt Answer the phone.
anti B1 karşıt Just because I won’t join you, it doesn’t mean that I’m anti you.
anticipate C1 beklemek We don’t anticipate any trouble.
anxiety B2 kaygı, endişe That explains his anxiety over his health.
anxious B1 endişeli I saw my sister’s anxious face at the window.
anxiously B2 endişeyle “Is something wrong?” he asked anxiously.
any A1 herhangi, hiç Is there any sugar?
anyone A2 kimse, herhangi biri, hiç kimse Anyone home?
anything A1 bir şey, her şey Can I do anything?
anyway A2 zaten, neyse I’m going that way anyway.
anywhere A2 herhangi bir yer I can’t find my keys anywhere.
apart B1 ayrı How far apart should the speakers be?
apart from B1 dışında He works until nine o’clock every evening, and that’s quite apart from the work he does over the weekend.
apartment A2 apartman I’ll give you the keys to my apartment.
apologize B1 özür dilemek I must apologize to her for my lateness
apparent B2 açık, belli It was becoming increasingly apparent that he could no longer take care of himself.
apparently B2 görünüşe göre Apparently it’s going to rain today.
appeal C1 temyiz, başvuru The police have issued an appeal to the public to stay away from the area over the weekend.
appear B1 görünmek We’d been in the house a month when dark stains started appearing on the wall.
appearance B2 görünüm, görünüş Organizing book signings, readings and public appearances is a vital element of an author’s marketing campaign.
apple A1 elma Apples are the perfect backyard fruit tree.
application B1 uygulama, başvuru Supplementary Form have been given in the Passport Application Form, which has to be filled only if they are applicable to you, else leave them.
apply B1 uygulamak, başvurmak There is no reason to re-apply four months after you were rejected.
appoint C1 atamak The Director of Public Works shall be appointed by the Mayor.
appointment C1 randevu, atama Schedule an appointment for biometric enrolment.
appreciate b2 takdir etmek We really appreciate you stepping in to support us.
approach B1 yaklaşım The absolute best way to approach the Eiffel Tower is from the Palais Chaillot just opposite the Place du Trocadero on the Right Bank.
appropriate B2 uygun If you live or work in a taxing city listed below, you are required to complete and submit the appropriate City Tax Withholding Form.
approval B2 onay, onaylama The data is adequate and no field approval is required.
approve B2 onaylamak Authors get a notification when someone approves or rejects their content.
approving B2 onay For each department, use this task to define the approving manager.
approximate B1 yaklaşık Furthermore, these samples approximate a normal distribution.
approximately B1 yaklaşık olarak The project is approximately 16 miles northwest of the central business district of the city of Austin .
april A1 nisan 23 April Ceremony for The National Sovereignty and Children’s Day.
area B1 alan, bölge Find rental assistance programs in your area.
argue B1 tartışmak, savunmak You need to learn when to argue, when to walk away.
argument B1 tartışma, iddia Former politician Rory Stewart shares his top tips for having great arguments.
arise C1 kalkmak, doğmak Medical negligence cases arise when doctors, nurses or other health professionals deliver improper or harmful medical care to a patient.
arm A1 kol arms silah, arma It costs an arm and a leg to attend college these days.
arms A1 silah, arma 3 hybrid militants arrested yesterday and arms and ammunition recovered.
armed B2 silahlı Information on financial help available to people currently serving in the armed forces
army B1 ordu To become an Army Officer, you must be at least 18 years old and have a college degree obtained.
around A2 etrafında, çevresinde  Christmas traditions vary around the world.
arrange B1 düzenlemek Sure, you want to arrange a meeting, but spell out why.
arrangement B1 düzenleme, aranjman Flexibility in work arrangements allows for a productive work environment.
arrest B1 tutuklamak The former conservative president was sentenced to house arrest under electronic surveillance.
arrival B1 varış They were awaiting the arrival of guests.
arrive A2 varmak She has arrived before the bell rang.
arrow B2 ok When equipped with her bow and arrows, Katniss can survive in the forest.
art A2 sanat Art is like sky which has no limits.
article B1 makale, madde Learn how and when to use indefinite and definite articles in English
artificial yapay, suni There are many ways artificial intelligence can be used for good and to help solve some of the world’s biggest problems.
artificially B2 yapay The actor spoke his lines artificially, with too much intonation.
artist B2 sanatçı We asked artists around the globe about their role as an artist in their local society.
artistic A2 artistik She shows real artistic talent.
as A2 olarak, gibi, olduğu gibi She’s as busy as I am.
ashamed B1 mahçup, utanmış Some believe that making overweight people feel ashamed of their weight or eating habits may motivate them to get healthier.
aside B2 bir kenara Aside from ancient Greece and Rome, the earliest examples of european literature are in irish.
aside from B2 den başka He looked human, aside from the fanged smile.
apart from B1 dışında There were no others apart from me and the trainer.
ask B1 sormak And we need to ask someone else for help.
asleep B1 uykuda, uyuyan The police report indicated that she fell asleep at the wheel .
aspect B2 görünüş The layout and floor plan will greatly affect a few different aspects of your event
assist B2 yardım, yardımcı olmak May I assist you?
assistance B2 yardım, destek Google Assistant is an easy way to use your phone and apps, hands-free
assistant B1 yardımcı, asistan Apparently her assistant arranges what the guy must wear.
associate C1 ortak, birleştirmek Through science we’ve got the idea of associating progress with the future.
associated C1 with ile ilişkili Since 1846, The Associated Press has done more than any organization in the world to expand the reach of factual reporting.
association B2 dernek, ortaklık The American Medical Association, founded in 1847 and incorporated in 1897, is the largest association of physicians
assume B2 üstlenmek People don’t assume you’re closed-minded or set in your ways.
assure B2 sağlamak at de, da His boss assured him that he had her continued support.
atmosphere B2 atmosfer An atmosphere is the layer of gases surrounding a planet.
atom B2 atom, zerre Atoms are extremely small and are made up of a few even smaller particles.
attach B1 iliştirmek, eklemek You can attach one or more files to the email.
attached B1 ekli I’ve attached his job application for you.
attack B1 saldırı He had a sudden asthma attack.
attempt B1 girişim, teşebbüs Her successful attempt at going back to school inspired many people.
attempted B1 denemek attempted a cast, but the wind blew it away.
attend B1 katılmak The doctor attended to the patient day and might.
attention B1 dikkat Pay attention to these sentences and answer the questions.
attitude B1 tutum, tavır She has a positive attitude.
attorney C1 avukat Many people ask whether or not they need a criminal defense attorney to assist them
attract B1 çekmek, cezbetmek I am attracted to him.
attraction B1 cazibe Social media offers many attractive ways to connect with customers.
attractive A2 çekici hey do this because they want to look more attractive.
audience B1 seyirci, grup An exampleof a target audience would be women in Florida between the ages of 25-45 with a bachelor’s degree.
august A1 ağustos My birthday is 23rd August 2000.
aunt A1 teyze, hala I will visit my aunt this summer.
author B1 yazar Here you’ll find guidance and tips for first-time and experienced authors on writing style and the best way to structure an article.
authority B2 yetki, otorite Scottish local authority environmental health departments carry out food sampling, as part of their enforcement of UK
automatic B2 otomatik If your licence is only for automatic cars, you can upgrade it by passing a driving test in a manual car.
automatically B2 otomatik olarak You can automatically create groups for users to participate in.
autumn A1 sonbahar Fethiye becomes a more laidback destination in autumn, with more locals than tourists.
available A2 mevcut What kinds of scholarships are available?
average B1 ortalama The term ‘average‘ refers to the ‘middle’ or ‘central’ point.
avoid B1 önlemek, kaçınmak View the list of poisonous foods to avoid.
awake B1 uyanık, uyandırmak He fell asleep immediately but awoke an hour later.
award B2 ödül, vermek The number of annual awards are restricted to a maximum of three in a particular year.
aware B2 farkında, haberdar She wa actually aware of the situation.
away A2 uzakta, uzak How far away is the city?
awful A2 korkunç The weather last summer was awful.
awfully A2 çok, son derece If something is done awfully, it is done in a bad and terrible manner.
awkward B2 garip, beceriksiz He is awkward!
awkwardly B2 beceriksizce He is acting awkwardly!

Aşağıdaki bölümden A harfi ile başlayan İngilizce kelimelerin PDF veya ekran görüntüsüne ulaşabilirsiniz.

A Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler

“B” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “B” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

b harfi ile baslayan ingilizce kelimeler listesi
İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
baby A1 bebek She is having a baby in the spring.
back B2 geri, arka When you take the scissors, remember to put them back.
background B2 arka plan He has photographed her against lots of different backgrounds.
backward B2 ilerlememiş, geri When he was a child, his teachers thought he was backward.
backwards B1 geriye, geriye doğru I walked backwards towards thedoor.
bacteria B1 bakteriler There are many different types of bacteria.
bad A1 kötü, fena We’ve just had some very bad news.
badly A2 kötü, fena I thought he was treated very badly.
bag A1 çanta, torba She pulled a pen and notepad out of her bag.
baggage B1 bagaj How many pieces of baggage do you have?
bake A2 fırında pişirmek, kavurmak Bake for 5 – 7 minutes in a preheated oven.
balance B2 denge, dengelemek New tax measures are designed to redress the balance.
ball A1 top, bilye Just try to concentrate on hitting the ball.
ban B2 yasak, yasaklamak The film was banned in several countries.
band A1 grup, bando The Beatles were probably the most famous band in theworld.
bandage B1 bandaj, sarmak The nurse put a bandage over the cut in my finger
bank A1 banka I am going to withdraw all my savings from the bank.
bar A1 bar I order a soft drink from the bartender who is behind the bar.
bargain B2 pazarlık Do not hesitate to bargain over the price.
barrier B2 bariyer, engel Police erected barriers to hold back the crowd.
base B2 temel, baz I felt a sharp pain at the base of my thumb.
based B2 on dayalı The company is based in Geneva.
basic B1 temel, basit The basic problem is very simple
basically B2 temel olarak, aslında The two PCs are basically the same.
basis B2 temel, esas This idea is the basis of my argument.
bath A1 banyo, küvet
I’ll fill the bath with water for you.
bathroom A1 banyo I need to use the bathroom 
battery A2 batarya, pil My car has a flat battery
battle B1 savaş, çatışma Her grandfather was killed in battle
bay B1 defne, koy, körfez The ship was anchored in the bay.
be A1  olmak
Be quiet!
beach A1 plaj, kumsal, sahil Children love playing on the beach.
beak A2 gaga, burun The bird had a worm in its beak.
bear A2 ayı He have a bear.
beard A1 sakal My cousen with a beard
beat B2 dövmek, yenmek She beat the dog with a stick
beautiful A1 güzel Those roses are beautiful.
beautifully A2 güzelce I decorated my room beutifully.
beauty B1 güzellik The whole area is famous for its natural beauty.
because A1 çünkü I phoned because I needed to talk to you.
because A1 o yüzden, nedeniyle, dolayı I can’t go because I am ill.
become A2 olmak She became a doctor.
bed A1 yatak
He had only just got out of bed.
bedroom A1 yatak odası The bedroom has an en-suite bathroom.
beef B2 sığır eti I want beef.
beer A1 bira She loves to drink beer.
before A1 önce She arrived before me.
begin A2 başlamak He began to talk
beginning A2 başlangıç Things went well in the beginning.
behalf B1 adına I’m collecting on behalf of the blind.
behave B1 davranmak They are behaving like children.
behaviour B1 davranış The teachers were pleased with the behaviour/behavior of the students.
behind A1 arkasında, geride Close the door behind you.
belief B2 inanç I have belief in his ability.
believe A2 inanmak I can’t believe that she wants to go out with me.
bell B1 çan, zil Please ring the bell for attention.
belong B2 ait I never felt that I belonged there.
below B1 altında The temperature there rarely drops below 22°C.
belt A2 kemer, kayış The car needs a new fan belt.
bend B2 viraj, bükmek, eğmek The road bent sharply to the left.
bent B1 bükülmüş The metal bars were bent and twisted.
beneath B1 altında He hid the letter beneath a pile of papers.
benefit B2 yarar, yararlanmak At that time, I didn’t have the benefit of experience.
beside A2 yanında She knelt beside his bed.
bet B1 bahis She won her bet.
betting B1 bahse girme He lost all his money betting on horses.
better A1 daha iyi Jeff’s been offered a better job in the States.
best A1 en iyi She’s one of our best students
between A1 arasında A narrow path runs between the two houses.
beyond B1 ötesinde Our house is just beyond the bridge.
bicycle A2 bisiklet The bicycle was their only means of rapid travel.
bike B1 bisiklet She like ride a bike.
bid B2 teklif, teklif vermek I made a bid of $150 for the painting.
big A1 büyük I come from a big family.
bill A2 fatura Have you paid the electricity bill?
bin B1 çöp kutusu I threw it in the bin
biology A2 biyoloji I going to biology class
bird A1 kuş Kiwis and ostriches are birds which cannot fly.
birth B2 doğum She gave birth to twins.
birthday A1 doğum günü She is celebrating her seventieth birthday.
biscuit A1 bisküvi We people who have never tasted chocolate biscuits.
bit A2 parça I wrote it down on a bit of paper.
bite B1 ısırık, ısırmak She bit into an apple.
bitter B1 acı, sert She learned from bitter experience.
bitterly B2 acı olarak, için için We were bitterly disappointed about the decision.
black A1 siyah She always dresses in black
blade B2 kılıç His penknife has several different blades
blame B1 suçlamak, suçlama Many people blame him forTony’s death.
blank B1 boş The space for the date was left blank.
blankly B1 boş boş She just stared at me blankly
blind B1 kör She went blind after an accident.
block B2 blok
The sink is blocked up.
blonde A2 sarışın Aliki is a natural blonde.
blood A2 kan Blood poured from the wound in his side.
blow B1 darbe, uçurmak, üflemek He suffered serious blows to the head during the attack.
blue A1 mavi Her eyes are blue.
board A2 tahta He nailed some boards across the broken window.
boat A1 tekne They spent the afternoon boating on the river.
body A1 vücut They covered their bodies with mud.
boil A2 kaynatmak I’ll boil some water for a cup of tea.
bomb B1 bomba, bombalamak The bomb destroyed several office buildings in the city.
bone B1 kemik He broke a bone in his hand
book A1 kitap Please open your books.
boot A2 çizme Put on your boots and come.
border B1 sınır We crossed the border from Canada into the US.
bore A2 sıkmak, delik His war stories really bore me.
boring A1 sıkıcı The film was so boring, I fell asleep.
bored A1 sıkılmış I’m bored with doing homework.
born A2 doğmuş She was born in London in 1973.
borrow A2 ödünç almak borrowed the book from my sister.
boss A2 patron I’ll ask my boss if I can leave work early tomorrow.
both A1 ikisi de The children both have red hair.
bother B2 rahatsız etmek The noise of the dogs barking bothered the old man
bottle A2 şişe This wine was bottled in France.
bottom A1 alt, alttaki  Click on the icon at the bottom of the page.
bound B2 bağlı A country’s culture is bound up with its language and history
bound B1 to bağlı olmak The molecul bound together
bowl A2 çanak, kase Iwant a soup bowl.
box A2 kutu Will you box these apples?
boy A1 oğlan Steve’s gone out with the boys
boyfriend A2 erkek arkadaş What do you think of Sophie’s new boyfriend?
brain A2 beyin He has brains and good looks.
branch B2 şube, dal Neurology is a branch of medicine.
brand B2 marka The team plays a distinctive brand of football.
brave B1 cesur He died after a brave fight against cancer.
bread A1 ekmek Can you give me a slice of bread.
break A2 mola, kırmak The vase fell on the floor and broke.
breakfast A1 kahvaltı She had breakfast in bed this morning
breast B1 meme, göğüs He clutched the child to his breast.
breath B1 nefes His breath smells of garlic.
breathe B1 nefes almak Doctors gave him oxygen to help him breathe.
breathing B1 nefes alma, soluma The doctor listened to my breathing.
breed B2 doğurmak, nesil Rabbits breed and grow quickly.
brick B2 tuğla I walk on a brick way.
bridge A2 köprü We crossed the bridge.
brief B1 kısa, özet At the meeting reporters were briefed on the plans.
briefly B1 kısaca They discussed the matter briefly.
bright B1 parlak, aydınlık The room is small but bright.
brightly B1 parlak, aydınlık The stars shone brightly in the night sky.
brilliant A2 görkemli We saw a brilliant film.
bring A2 getirmek Did you bring an umbrella with you?
broad B1 geniş The wooden table was two metres/meters broad.
broadly B1 geniş olarak The plans have been broadly accepted.
broadcast B2 yayın The concert will be broadcast live next week
broken A2 kırık, kırılmış His leg’s broken in two places.
brother A1 erkek kardeş
I have two older brothers.
brown
A1 kahverengi Her eyes are brown.
brush A2 fırça
He picked up the brush and began to sweep the floor.
bubble A1 baloncuk The soup was bubbling on the stove.
budget B2 bütçe The government has cut the budget for education.
build A2 inşa etmek The bridge is built of steel and aluminium.
building A2 bina, yapı The new supermarket is a very ugly building.
bullet B2 kurşun The hunters bullet is gone.
bunch B1 demet, grup He handed me a bunch of flowers.
burn B1 yanmak The factory burned to the ground.
burnt B2 yanmış The bread is burnt.
burst B2 patlama A water pipe burst and flooded the cellar.
bury B1 gömmek He was buried next to his wife.
bus A1 otobüs I’ll go home by bus.
bush B2 çalı There was someone hiding in the bushes.
business A1 We do a lot of business with China.
businessman A1 iş adamı A management training school for local businessmen
businesswoman A1 iş kadını My aunt is a bussineswoman
busy A2 meşgul Mum was busy in the kitchen.
but A1 fakat, ama I’d drive you there, but I don’t have my car.
butter A2 tereyağı I eat a slice of bread and butter.
button B1 düğme Press the play button to listen to your recording.
buy A1 satın almak I went out to buy some milk.
buyer B1 alıcı, müşteri Buyers are about to arrive.
by A2 tarafından, göre, ile She was examined by a doctor.
bye A1 bay, Hoşça kal Bye, see you tomorrow.

Aşağıdaki bölümden B harfi ile başlayan İngilizce kelimelerin PDF veya ekran görüntüsüne ulaşabilirsiniz.

B Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler

“C” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “C” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

c harfi ile baslayan ingilizce kelimeler listesi
İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
cabinet A2 kabin, dolap The cabin is not close.
cable B1 kablo This channel is only available on cable
cake A1 kek, pasta I get a piece of cake.
calculate B2 hesaplamak Calculate the number of days in a century.
calculation B2 hesaplama I did some quick calculations to see if I could afford to buy it.
call B1 arama, çağrı I want to call the baby Alex.
calm B1 sakin Try to stay calm
calmly B2 sakince He spoke slowly and calmly.
camera A1 kamera He’s a natural in front of the studio cameras.
camp A2 kamp We camped on the beach for two nights.
camping A2 kamp yapma We’re going camping in France this summer
campaign A2 kampanya  We make a election campaign.
can A1 kutu, ebilmek, yapabilmek Anna can speak four languages.
cancel B1 iptal The meeting has been cancelled.
cancer B1 kanser His wife died of cancer.
candidate B2 aday  My uncla a presidential candidate
candy A2 şekerleme That child eats too much candy.
cap A2 kapak Please replace the cap after you’ve finished using the pen.
capable B2 yetenekli She’s a very capable young woman
capacity B2 kapasite The restaurant has a capacity of about 200.
capital A2 sermaye, başkent Paris is the capital of France.
captain B1 kaptan, yüzbaşı He’s captain of the college rugby team.
capture B2 yakalamak The campaign has really captured the public’s imagination.
car A1 araba She goes to work by car.
card B1 kart This phone accepts coins and cards.
cardboard B2 karton Today, most jigsaw puzzles are made of cardboard.
care B1 bakım He cares deeply about the environment.
care B1 for umursamak  I couldn’t care less what people think.
career B1 kariyer She began her acting career in TV commercials.
careful B1 dikkatli Be careful.
carefully B1 dikkatlice She carefully carried the baby upstairs.
careless B1 dikkatsiz It was very careless of you to forget your passport.
carelessly B2 dikkatsizce He carelesly written essay
carpet A2 halı carrot havuç Many families have suffered enormous losses because of ruined carpets and furnishings.
carry A1 taşımak He was carrying my bags.
case B1 durum People were imprisoned, and, in some cases, killed for their beliefs.
cash A2 nakit I’m taking 100 euros in cash.
cast B2 doküm, oyuncular The cast are in rehearsal at the moment.
castle A2 kale He moved his castle to d5.
cat A1 kedi This is a big cat.
catch A1 yakalamak Try to catch the ball.
category B2 kategori Our customers fall into two main categories
cause B2 neden, sebep She died of natural causes.
CD A1 cd She’s in her bedroom listening to CDs.
cease B2 durdurmak He ordered his men to cease firing.
ceiling A2 tavan They have set a ceiling on pay rises.
celebrate B1 kutlamak Do you celebrate Christmas in your country?
celebration B1 kutlama You’ve passed? This calls for a celebration.
cell B2 hücre The human body is made up of cells.
cellphone A2 cep telefonu I have a cellphone.
cent A2 sent The newspaper costs sixty-five cents.
centimeter A2 santimetre My height is 176 centimeter.
central B1 merkezi The roof is supported by a central column
centre A2 merkez She stood in the centre of the room.
century A2 yüzyıl The family have owned the house for more than a century.
ceremony B1 tören 23 April CEREMONY for The National Sovereignty and Children’s Day.
certain A2 belirli He was quite certain about/of the thief’s identity.
certainly A2 kesinlikle She may never find out. I’m certainly not going to tell her.
certificate B1 sertifika I forget my exam certificate.
chain A2 zincir She wore a gold chain around her neck.
chair A2 sandalye He holds the chair of History at this university.
chairman B1 başkan Who is the chairperman presiding over the meeting
chairwoman B1 kadın başkan Who is the chairperwoman presiding over the meeting
challenge B2 meydan okuma, itiraz It was the element of challenge which attracted me to the job.
chamber B2 bölme, oda There were few members left in the chamber
chance B1 şans She has little chance of passing the exam.
change A2 değişim Meeting you has changed my life.
channel A2 kanal Please make your request through the proper channels
chapter B1 bölüm The fırst chapter was amazing.
character A2 karakter It’s not in her character to be jealous
characteristic B2 karakteristik Does he have any distinguishing physical characteristics?
charge B1 ücret, suçlama There’s no charge for children under 14.
charity B1 sadaka, hayır, hayır kurumu The raffle will raise money for charity.
chart B2 grafik I’m charting our progress.
chase B2 kovalamak The dog was chasing a rabbit.
chat A2 sohbet I wanted to chat to you about the party on Saturday.
cheap A1 ucuz I got a cheap flight to Spain at the last minute.
cheaply A2 ucuza You can buy some goods more cheaply in America.
cheat B2 hile He cheats at cards.
check B1 ara, kontrol Have you checked your facts?
cheek B1 yanak Tears ran down his cheeks.
cheerful B1 neşeli I’m not feeling very cheerful today.
cheerfully B1 neşeyle She waved cheerfully to me as I went past her house.
cheese A1 peynir The mouse wants to eat the cheese, but the window is closed.
chemical B2 kimyasal Some chemicals give off harmful fumes.
chemist B1 kimyager Where is the nearest chemist?
chemistry A2 kimya Chemistry was his favourite subject.
cheque A2 ara, kontrol I want to check my resipe.
chest B2 göğüs, sandık He was complaining of a severe pain in his chest.
chew A2 çiğnemek This meat is difficult to chew.
chicken A2 tavuk She keeps chickens
chief A2 şef The wonderful weather was our chief reason for coming here.
child A2 çocuk How many children are there in your class?
chin B1 çene His beard completely covers his chin.
chip B2 çip This cup has a chip in it.
chocolate A2 çikolata Have a chocolate.
choice B1 tercih, seçim If I had a choice, I’d give up work.
choose B1 seçmek I helped my sister choose a name for her baby.
chop B1 kesmek, doğramak Chop an onion finely.
church A2 kilise We used to go to church every Sunday morning.
cigarette A2 sigara She lit a cigarette.
cinema A2 sinema Do you fancy going to the cinema tonight?
circle A2 daire We all sat on the floor in a circle.
circumstance B2 durum In the circumstances, I don’t see what else I could have done.
citizen B1 vatandaş My husband became a British citizen in 1984.
city A2 şehir Do you prefer living in the city or in the country
civil A2 sivil They married in a civil ceremony.
claim B2 talep, iddia  She claimed that the dog attacked her.
clap B1 alkış The crowd clapped and cheered for more.
class A1 sınıf Katie and Sarah are in the same class at school.
classic B2 klasik Dan’s a classic example of a child who’s clever but lazy.
classroom A2 derslik Given the increased use of multimedia classrooms, more research is needed in this area.
clean A1 temiz You should try to keep the kitchen a bit cleaner.
clear A2 temizlemek, açık, net These photos are very clear.
clearly A2 açıkça He spoke very clearly.
clerk B2 katip He is bank clerk.
clever B1 zeki The algorithm is quite clever, simple and general.
click A2 tık The door clicked shut behind him.
client B2 müşteri This lawyer with a lot of famous clients.
climate B1 iklim Terrorism creates a climate of fear.
climb A2 tırmanmak He climbed up on a chair to change the light bulb.
climbing B1 tırmanma The top five places to go climbing in Australia
clock A1 saat She could hear the hall clock ticking
close A1 yakın His house is close to the airport.
closely A2 yakından Look closely at him.
close A1 kapatmak Lie down and close your eyes.
closed A1 kapalı We went to the library but it was closed.
closet B1 dolap, klozet This is my clothes closet.
cloth B2 bez, kumaş Woollen cloth is often more expensive than other cloths.
clothes A1 giysi, elbise She was wearing her sister’s clothes.
clothing B2 giyim He clothing so nice.
cloud A2 bulut The entire region is covered in thick cloud.
club B1 kulüp He goes to the club every Friday
coach B1 koç They employed a coach to help their son with his mathematics.
coal B2 kömür Give me a lump of  coal.
coast B1 sahil They live on the east coast of Scotland.
coat A1 ceket Put on your coat.
code B2 kod The message was written in code.
coffee A1 kahve Do you want a cup of coffee?
coin B1 bozuk para The recently-formed country soon started to coin its own money.
cold A2 soğuk This soup has gone cold.
coldly B1 sakinlikle He looked at me coldly.
collapse B2 çöküş He collapsed and died of a heart attack.
colleague A2 meslektaş He gets on well with his colleagues.
collect B1 toplamak The police are continuing to collect information.
collection B1 koleksiyon I have a stamp collection.
college A2 kolej, üniversite He studies at agricultural college.
colour A2 renk She dressed in bright colours.
coloured A2 renkli She prefers white walls to coloured/colored walls.
column B2 sütun He added up the column (of figures) to find the answer.
combination B2 kombinasyon Strawberries and cream – a perfect combination!
combine B2 birleştirmek The band combines jazz rhythms and romantic lyrics.
come A1 gelmek Come and see what I’ve done.
comedy B1 komedi The film is a romantic comedy.
comfort B1 konfor The car has been designed for practicality, safety, and comfort.
comfortable A2 rahat We had a comfortable journey.
comfortably A2 rahatça We were comfortably accommodated in the Randolph Hotel.
uncomfortable B1 rahatsız These shoes are really uncomfortable.
command B2 komuta Jones was in command
comment B2 yorum He made negative comments to the press.
commercial B2 ticari
Private cars are allowed to use this road, but not commercial vehicles.
commission B1 komisyon Many salesmen work on commission.
commit B2 işlemek He was sent to prison for a crime that he didn’t commit.
commitment B2 taahhüt Players must make a commitment to daily training.
committee B2 komite The committee meet(s) today
common B1 ortak English has some features common to many languages.
commonly B2 çoğunlukla These caterpillars are commonly found on nettles.
communicate B1 iletişim kurmak We can now communicate instantly with people on the other side of the world.
communication B1 iletişim The school is improving communication between teachers and parents.
community B2 topluluk He did it for the good of the community
company B1 şirket I am happy to work in this company.
compare karşılaştırmak
comparison B2 karşılaştırma They published a comparison of schools in the area.
compete B2 yarışmak She’s competing for a place in next year’s Olympics.
competition B2 yarışma There’s a lot of competition between computer companies.
competitive B1 rekabetçi She’s very competitive.
complain B1 şikayet Lots of people have complained about the noise.
complaint B1 şikayet I wish to make a complaint.
complete B1 tamamlama, tam Our report is almost complete.
completely B1 tamamen I completely forgot that you were coming.
complex B2 karmaşık The situation is very complex.
complicate B1 zorlaştırmak These new regulations just complicate matters further.
complicated B1 karmaşık The instructions were too complicated for me.
computer A2 bilgisayar We’ve put all our records on computer.
concentrate A2 yoğunlaştırmak Be quiet – I’m trying to concentrate
concentration B1 konsantrasyon Because she lacks concentration she will never pass the exam.
concept A2 kavram His design was a new concept in town-planning.
concern B2 endişe Environmental issues concern us all.
concerned B2 endişeli People are becoming more concerned about what they eat.
concerning B2 ilgili olarak I’ve had a letter concerning my tax payments.
concert A2 konser I want go to concert.
conclude B2 sonuçlandırmak The concert concluded with a firework display.
conclusion B2 sonuç I’ve come to the conclusion that we’ll have to sell the car.
concrete B1 beton People have used concrete to build road
condition B1 durum He’s in no condition
conduct B2 davranış They’re conducting a survey.
conference B1 konferans The conference of heart specialists was held in New York
confidence B2 güven He’s a good student, but he lacks confidence.
confident B1 kendine güvenen He feels confident of winning.
confidently B1 güvenle He feels confident of winning.
confine B2 hapsetmek He was confined to a prison cell for several days.
confined B2 hapsedilmiş She was confined to bed with a cold.
confirm B1 onaylamak The report could not be confirmed independently.
conflict B2 çatışma The Government was in conflict with the unions over pay.
confront B1 karşı koymak Confronted with the evidence, she broke down and confessed.
confuse B1 şaşırtmak These advertisements simply confused the public.
confusing B1 kafa karıştırıcı I found the instructions very confusing.
confused A2 şaşkın Sorry, I’m completely confused.
confusion B2 karışıklık There was a lot of confusion about what was actually going on.
congratulations A2 tebrikler Congratulations on doing an outstanding job.
congress A2 kongre
He has been elected to Congress.
connect B1 bağlamak Connect up the printer to your computer.
connection B2 bağlantı The connection between smoking and heart disease is well known.
conscious B2 bilinçli She became conscious of his stare.
consequence B2 sonuç The ship capsized, with disastrous consequences.
consequence B2 muhafazakar The money was of little consequence to Tony.
consider B1 düşünmek Have you considered surgery?
considerable B2 önemli The damage has been considerable.
considerably B1 önemli ölçüde Considerably fewer people came than I expected.
consideration B2 düşünce The consideration of others’ opinions is important in a healthy discussion.
consist B2 of oluşmaktadır The recipe consists of various ingredients such as flour, sugar, and eggs.
constant B1 sabit She showed constant dedication to her studies and achieved excellent grades.
constantly B1 sürekli He constantly checks his phone for updates.
construct B2 inşa etmek They plan to construct a new building in the city center.
construction A2 inşaat The construction of the new bridge will start next month.
consult B1 danışmak I need to consult with my lawyer before making a decision.
consumer B1 tüketici The consumer demands high-quality products at reasonable prices.
contact B1 temas Please get in contact with me as soon as possible.
contain B2 içermek The box contains books, toys, and stationery.
container A2 konteyner The container is used for storing food items.
contemporary B2 çağdaş He is known for his contemporary art style.
content B1 içerik The website has a lot of interesting content.
contest B1 yarışma She participated in a singing contest and won the first prize.
context B1 bağlam The context of a conversation is crucial for understanding its meaning.
continent A2 kıta Africa is the second-largest continent in terms of land area.
continue A2 devam etmek : I will continue working on my project until it is complete.
continuous A2 sürekli The continuous rain made it difficult to go outside.
continuously B1 sürekli olarak The machine operates continuously, without any breaks.
contract B1 sözleşme They signed a contract to formalize their business agreement.
contrast B2 zıtlık The bright colors of the flowers created a beautiful contrast against the green grass.
contrasting B2 karşılaştırmak She was wearing a black dress, which contrasted with her friend’s white outfit.
contribute B2 katkıda bulunmak Everyone should contribute to protecting the environment.
contribution B2 katkı His contribution to the team’s success was significant
control A2 kontrol You need to have control over your emotions in difficult situations.
controlled A2 kontrollü The experiment was conducted in a controlled environment to ensure accurate results.
convenient B1 uygun The hotel’s location is convenient for accessing the main attractions.
convention B2 kongre Scientists from around the world gathered at the convention to share their research findings.
conventional B2 geleneksel The couple decided to have a conventional wedding ceremony.
conversation B1 konuşma We had a pleasant conversation over a cup of coffee.
convert B1 dönüştürmek They want to convert the attic into a home office.
convince B2 ikna etmek She tried her best to convince her parents to let her go on the trip.
cook A2 pişirmek, aşçı I love to cook and try out new recipes.
cooking A2 yemek pişirme Cooking dinner together can be a fun and enjoyable activity.
cooker A2 ocak : The soup is boiling on the cooker.
cookie A2 kurabiye My mom baked delicious chocolate chip cookies.
cool A1 serin, güzel The weather is cool today, perfect for a walk in the park.
cope B1 başa çıkmak It can be challenging to cope with stress, but there are effective strategies to help.
copy A2 kopya Please make a copy of the document for each team member.
core A2 çekirdek The core of the issue lies in poor communication.
corner A1 köşe The cat likes to hide in the corner of the room.
correct A1 DOĞRU The answer to the question is correct.
correctly A2 DOĞRU şekilde She followed the instructions correctly to solve the puzzle.
cost B1 maliyet The total cost of the project exceeded our initial estimates.
cottage B2 kulübe They rented a cozy cottage by the lake for their summer vacation.
cotton B1 pamuk The shirt is made of soft cotton fabric.
cough B1 öksürük : He had a persistent cough that lasted for a week.
coughing B1 öksürme She couldn’t stop coughing during the meeting.
could A2 olabilir I could go to the party if I finish my work early.
council A2 konsey The city council meets once a month to discuss important issues.
count A2 saymak Can you count the number of books on the shelf?
counter B1 sayaç There is a counter at the entrance to keep track of the number of visitors.
country A2 ülke France is a beautiful country known for its rich history and culture.
countryside B2 kırsal bölge : I love taking long walks in the peaceful countryside.
county B1 ilçe He lives in the neighboring county, just a few miles away.
couple A2 çift The couple walked hand in hand along the beach.
courage A2 cesaret It takes courage to stand up for what you believe in.
course A1 kurs I’m planning to take a photography course next month.
court A2 mahkeme The trial will take place in the district court next week.
cousin A1 kuzen My cousin is coming to visit us this weekend.
cover A1 kapak The book has a beautiful cover with vibrant colors.
covered B1 kapalı The sky was covered with dark clouds before the storm.
covering B2 kaplama : The wall was adorned with a beautiful wallpaper covering.
cow A1 inek : The cow grazed peacefully in the meadow.
crack B1 çatlak Be careful not to step on the cracked pavement.
cracked B1 kırık The vase fell and cracked into several pieces.
craft B1 zanaat : She is skilled in the craft of woodworking.
crash A2 kaza There was a loud crash as the car collided with the wall.
crazy A2 çılgın They went on a crazy adventure and had a lot of fun.
cream A1 krem I like to add cream to my coffee for a creamy taste.
create A2 oluşturmak Artists have the ability to create beautiful works of art
creature B2 yaratık The forest is home to many unique and fascinating creatures.
credit A2 kredi He applied for a loan to buy a car and got approved for the credit.
credit A2 card kredi kartı I used my credit card to buy the new laptop.
crime A2 suç The police are investigating the crime that occurred last night.
criminal A2 suçlu The criminal was caught and taken into custody.
crisis A2 kriz The country is facing an economic crisis.
crisp B1 gevrek I love the sound of biting into a crisp apple.
criterion B2 kriter The main criterion for admission is academic achievement.
critical B1 kritik It is critical to address climate change for the future of the planet.
criticism B1 eleştiri He received constructive criticism on his presentation.
criticize B2 eleştirmek She didn’t hesitate to criticize the government’s policies.
crop A2 ekin, mahsül The farmers harvested the crop in the fall.
cross A2 geçmek, çapraz Be careful when you cross the road.
crowd B1 kalabalık The concert attracted a large crowd of enthusiastic fans.
crowded A2 kalabalık, sıkışık The subway was crowded during rush hour.
crown A2 taç The queen wore a beautiful crown for the ceremony.
crucial B1 çok önemli Teamwork is crucial for the success of the project.
cruel B1 zalim It is cruel to mistreat animals.
crush A2 ezmek She accidentally crushed the empty can under her foot.
cry A2 ağlamak The baby started to cry when she dropped her toy.
cultural A2 kültürel The city is known for its rich cultural heritage.
culture A1 kültür Learning about different cultures broadens our perspective.
cup A1 fincan I like to start my day with a cup of hot tea.
cupboard A2 dolap She stored her dishes and glasses in the kitchen cupboard.
curb A2 zapt etmek The city implemented measures to curb pollution.
cure B2 tedavi Scientists are working on finding a cure for cancer.
curious B1 meraklı The child was curious about the world and asked many questions.
curiously B1 merakla She looked curiously at the strange object on the table.
curl A2 kıvırmak She likes to curl her hair using a curling iron.
curly A2 kıvırcık He has beautiful curly hair that bounces when he walks.
current B1 akım, geçerli The current in the river was too strong for swimming.
currently B1 şu anda I am currently studying for my exams.
curtain B2 perde She pulled the curtain to block out the sunlight.
curve A2 eğri The road ahead had a sharp curve, so we slowed down.
curved B1 kavisli The bridge had a curved design, resembling a rainbow.
custom A2 gelenek, ısmarlama It is a custom to exchange gifts during the holiday season.
customer A2 müşteri The store provides excellent service to its customers.
customs B1 gümrük You need to declare your goods at customs when traveling internationally.
cut B1 kesmek She used a knife to cut the vegetables for the salad.
cycle A2 devir The washing machine goes through a cycle of washing, rinsing, and spinning.
cycling A2 bisiklete binmek He enjoys cycling in the park on weekends.

Aşağıdaki bölümden C harfi ile başlayan İngilizce kelimelerin PDF veya ekran görüntüsüne ulaşabilirsiniz.

C Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler

“D” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “D” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

d harfi ile baslayan ingilizce kelimeler listesi
İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
dad A1 baba My dad is the best.
daily A2 günlük I write in my diary daily
damage A2 hasar Be careful not to damage the furniture.
damp B1 nemli The clothes are still damp after being washed
dance A1 dans etmek She’s dancing with Steven
dancing A2 dans etme She likes ballroom dancing.
dancer A1 dansçı The dancer performed gracefully on stage
danger A2 tehlike Crossing the road without looking both ways is dangerous.
dangerous A2 tehlikeli It’s important to be cautious in dangerous situations.
dare B1 cesaret etmek I dare you to jump off the diving board
dark A1 karanlık I don’t like being in a dark room alone.
data A2 veri The scientist analyzed the data collected from the experiment
date A2 tarih, randevu Let’s set a date for our meeting.
daughter A1 kız evlat My daughter loves playing with her toys.
day A1 gün We had a great day at the beach
dead A2 ölü The flowers wilted and are now dead
deaf B1 sağır He uses sign language to communicate because he is deaf.
deal B1 anlaşma We reached a deal after long negotiations.
deal B1 with uğraşmak I have to deal with this difficult situation.
dear A2 sevgili, değerli Dear John, I hope you’re doing well.
death A2 ölüm The news of his death came as a shock
debate B1 tartışma The politicians engaged in a heated debate
debt B1 borç I’m struggling to pay off my debts
decade B1 on yıl The fashion trends have changed over the past decade
decay B2 çürüme The tooth decay was caused by poor dental hygiene
december B1 aralık I love the festive atmosphere in December.
decide A2 karar vermek It took me a long time to decide which movie to watch
decision A2 karar Making important decisions can be challenging
declare B1 bildirmek He declared his intention to run for president.
decline B1 reddetmek, düşüş I had to decline the invitation due to a prior commitment
decorate A2 süslemek We decorate the house with lights and ornaments during the holiday season.
decoration B1 dekorasyon The room looked beautiful with the colorful decorations.
decorative B2 dekoratif She bought some decorative pillows to enhance the living room’s appearance.
decrease A2 azaltmak We need to decrease our expenses to save money
deep A1 derin The ocean is deep and mysterious.
deeply A2 derinden I am deeply grateful for your help.
defeat B1 yenilgi They suffered a crushing defeat in the final match.
defence B1 savunma The team’s defense was solid throughout the game.
defend B1 savunmak He bravely defended his principles.
define A2 tanımlamak Can you define the meaning of this word?
definite B1 kesin Can you define the meaning of this word?
definitely B1 kesinlikle I will definitely attend the party.
definition B1 tanımlama The dictionary provides the definition of each word
degree B1 derece The temperature today is 25 degrees Celsius
delay A2 gecikme I apologize for the delay in responding to your email.
deliberate B1 kasıtlı He made a deliberate decision to quit his job.
deliberately B2 kasten She deliberately ignored his calls.
delicate B1 narin Be careful with the delicate china plates
delight A2 zevk almak, lokum The children’s faces were filled with delight when they saw the presents
delighted A2 memnun olmak We are delighted to hear about your success.
deliver A2 teslim etmek He will deliver the package to your doorstep tomorrow
delivery B1 teslimat The online store offers free delivery on all orders.
demand B1 talep There is a high demand for the new product in the market
demonstrate A2 göstermek The professor will demonstrate the experiment during the lecture.
dentist B1 diş hekimi I have an appointment with the dentist next week
deny B1 reddetmek He denied any involvement in the crime.
department A2 departman She works in the marketing department of the company.
departure A2 kalkış The flight’s departure is delayed by one hour
depend B1 on bağlıdır The success of the project will depend on the team’s efforts.
deposit B1 yatırmak, depozito She deposited the money into her bank account.
depress B2 bastırmak The news of the accident depressed him.
depressing A2 iç karartıcı The rainy weather can be quite depressing.
depressed B1 bunalımlı He has been feeling depressed lately and seeks professional help.
depth A2 derinlik The ocean’s depth is unfathomable
derive B2 türetmek This word is derived from Latin.
describe B1 tanımlamak Please describe the symptoms you are experiencing
description A2 tanım Please provide a detailed description of the missing item.
desert B1 çöl The Sahara is the largest desert in the world.
deserted B2 ıssız The old house looked eerie and deserted
deserve B1 hak etmek He deserves recognition for his hard work.
design A2 tasarlamak, tasarım She is known for her unique fashion designs
desire B1 arzulamak, arzu He desires to travel the world and experience different cultures.
desk A1 çalışma masası I spend most of my day sitting at my desk.
desperate B2 umutsuz She was desperate to find a job after being unemployed for months
desperately B2 umutsuzca He searched desperately for his lost keys
despite B2 rağmen Despite the rain, they continued their outdoor activity.
destroy B2 yıkmak The hurricane destroyed many houses along the coas
destruction B2 imha The earthquake caused widespread destruction in the city
detail A2 detay Please provide more detail about your proposal.
detailed A2 detaylı He gave a detailed explanation of the projec
determination B2 belirleme His determination to succeed helped him overcome obstacles
determine B1 belirlemek We need to determine the best course of action.
determined B1 belirlenen She was determined to complete the marathon
develop B1 geliştirmek They are working to develop a new software application
development B2 geliştirme The company invested in research and development.
device B2 cihaz He uses a tracking device to monitor his fitness activities.
devote B1 adamak She devoted her time to helping others
devoted B1 sadık He is a devoted husband and always supports his wife.
diagram B2 diyagram, şema The teacher drew a diagram on the whiteboard to explain the concept.
diamond B2 elmas She received a beautiful diamond necklace as a gift.
diary A2 günlük She wrote about her daily experiences in her diary.
dictionary B1 sözlük I use an English dictionary to look up unfamiliar words.
die B1 ölmek Many plants die in winter due to the cold temperatures.
dying B1 ölen The dying patient was surrounded by loved ones in the hospital room
diet B1 diyet She follows a strict diet to maintain her health.
difference B1 fark There is a noticeable difference between the two products.
different A2 farklı We have different tastes in music.
differently A2 farklı olarak She approached the problem differently than others.
difficult B1 zor This math problem is difficult to solve.
difficulty B1 zorluk He faced difficulties while learning a new language.
dig A2 kazmak He used a shovel to dig a hole in the ground
dinner B1 akşam yemeği Let’s go out for dinner tonight.
direct B1 direkt She gave me direct instructions on how to assemble the furniture
directly B1 doğrudan doğruya You can speak directly to the manager about your concerns
direction B1 yön Please give me directions to the nearest gas station
director B2 yönetmen The movie was directed by a well-known director.
dirt B1 kir He wiped the dirt off his shoes before entering the house.
dirty B1 kirli Please wash your hands if they are dirty.
disabled B1 engelli The organization provides support for disabled individu
disadvantage B1 dezavantaj One disadvantage of living in a city is the high cost of living.
disagree A1 katılmamak I have to disagree with your opinion on this matter.
disagreement A2 anlaşmazlık They had a disagreement about the best approach to solve the problem.
disappear B1 kaybolmak The magician made the rabbit disappear from the hat
disappoint B1 hayal kırıklığına uğramak Her performance in the play disappointed the audience.
disappointing A2 hayal kırıklığı The movie had a disappointing ending.
disappointed A2 hayal kırıklığına uğramış He was disappointed with the results of the competition
disappointment B1 hayal kırıklığı She felt a deep sense of disappointment when her plans fell through.
disapproval B2 onaylamama His parents expressed their disapproval of his decision to drop out of school.
disapprove B2 reddetme I disapprove of their behavior.
disapproving B1 onaylamamak She gave him a disapproving look when he arrived late.
disaster A2 felaket The earthquake was a major disaster that caused extensive damage.
disc B1 disk He inserted the disc into the DVD player.
discipline B1 disiplin The teacher emphasized the importance of discipline in the classroom
discount A2 indirim The store is offering a 20% discount on all items this weekend.
discover B1 keşfetmek She discovered an old photo album in the attic
discovery A2 keşif The discovery of a new species amazed scientists.
discuss B1 tartışmak Let’s sit down and discuss the issue
discussion B2 tartışma The panel engaged in a lively discussion on the topic.
disease B1 hastalık Many people are affected by this rare disease.
disgust A2 iğrenme The sight of the rotting food filled him with disgust.
disgusting B2 iğrenç She found the smell of the garbage to be disgusting.
disgusted B2 bıkkın He was disgusted by their rude behavi
dish A2 tabak, yemek She prepared a delicious dish for dinner.
dishonest A2 sahtekar He was caught in a series of dishonest business practices.
dishonestly B1 namussuzca She obtained the money dishonestly and faced legal consequences.
disk B1 disk Please insert the disk into the computer to access the files
dislike A2 beğenmeme I dislike the taste of olives.
dismiss B1 reddetmek The company decided to dismiss several employees due to budget cuts.
display B1 göstermek, ekran, görüntü The museum displayed a collection of ancient artifacts.
dissolve B1 eritmek He dissolved the sugar in the hot water to make a sweet syrup.
distance A2 mesafe The distance between their houses is quite far.
distinguish A2 ayırmak She can easily distinguish between different bird species.
distribute A2 dağıtmak They distribute food and supplies to those in need.
distribution B1 dağıtım The distribution of the new product will begin next month
district A2 ilçe She lives in the downtown district of the city.
disturb A2 rahatsız etmek Please don’t disturb me while I’m studying.
disturbing B1 rahatsız edici The movie had some disturbing scenes.
divide A2 bölmek Let’s divide the tasks among the team members.
division B1 bölünme The division of labor improved efficiency in the company.
divorce B1 boşanmak They decided to get a divorce after years of marriage.
divorced A2 boşanmış She is divorced and lives with her children.
doctor B1 doktor, hekim I need to see a doctor because I’m not feeling well.
document A2 belge, doküman Please make sure to sign the document before submitting it
dog A1 köpek Her dog is very friendly and loves to play fetch.
dollar A1 dolar The price of the item is 10 dollars.
domestic B1 yerli, iç She prefers to buy domestic products to support local businesses.
dominate B1 hükmetmek He has a strong personality and likes to dominate conversations.
door A1 kapı Please close the door behind you.
dot A1 nokta, benek She put a dot at the end of her sentence.
double A2 çift He ordered a double cheeseburger for lunch.
doubt B2 şüphe I have some doubts about his story
down A1 aşağı, aşağı DOĞRU She walked down the stairs to the first floor.
downstairs A2 alt katta, alt kat The living room is downstairs in the house.
downwards A2 aşağıya, aşağıya DOĞRU The river flows downwards towards the valley
downward A2 azalan The company’s sales have shown a downward trend in the past year.
dozen A2 düzine She bought a dozen eggs from the grocery store.
draft A2 taslak Please review and provide feedback on the draft of the report.
drag A2 sürüklemek He dragged the heavy box across the room.
drama A2 dram She enjoys watching drama movies and plays.
dramatic B1 dramatik, çarpıcı The play had a dramatic ending that left the audience in awe.
dramatically B2 dramatik The price of the house dropped dramatically in just a few weeks.
draw A1 çizmek, çekmek He loves to draw and often creates beautiful artwork
drawing A1 çizim She made a detailed drawing of the landscape
drawer B1 çekmece He placed the documents in the top drawer of his desk.
dream A1 hayal kurmak, rüya I love to dream about fantastic adventures.
dress A1 giydirmek, elbise She helped me dress up for the party.
dressed A1 giyinmiş He was dressed in a formal suit for the wedding.
drink A1 içmek, içki Can I get you something to drink?
drive A1 sürmek I learned how to drive when I was 18.
driving A1 sürme She enjoys the feeling of freedom while driving on long road trips
driver A2 sürücü The bus driver was friendly and greeted us with a smile.
drop A2 düşürmek, damla Oops, I accidentally dropped my phone and it cracked.
drug B1 ilaç, uyuşturucu It’s important to take prescribed drugs according to the doctor’s instructions.
drugstore B1 eczane I need to stop by the drugstore to pick up my medication.
drum B1 davul He played the drums in a band and entertained the crowd.
drunk B1 sarhoş He had a few drinks at the party and got a bit drunk.
dry B1 kuru Hang your wet clothes outside to dry in the sun
due B2 gereken The report is due by the end of the week, so we need to finish it soon.
due B2 to nedeniyle The flight was delayed due to bad weather conditions.
dull B1 donuk, sıkıcı The lecture was so dull that I struggled to stay awake.
dump A1 boşaltmak, çöplük He dumped the trash into the dumpster.
during A1 sırasında I fell asleep during the movie.
dust B2 toz She used a cloth to dust the furniture.
duty B1 görev It is your duty to complete the assigned tasks.
dvd B1 dvd I rented a DVD from the store to watch tonight.

Aşağıdaki bölümden D harfi ile başlayan İngilizce kelimelerin PDF veya ekran görüntüsüne ulaşabilirsiniz.

D Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler

“E” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “E” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
each A2 her Each student should complete their own assignment.
each A2 other herbiri They looked at each other and smiled.
ear A1 kulak My ear hurts, I might have an ear infection.
early B1 erken I woke up early to catch the sunrise.
earn A2 kazanmak She works hard to earn a living.
earth A1 toprak, yeryüzü The earth is the third planet from the sun.
ease A2 kolaylaştırmak The new software will ease the process of data analysis.
east A2 doğu The sun rises in the east.
eastern B1 doğu We are planning a trip to explore the eastern part of the country.
easy A1 kolay The math problem was easy to solve.
easily A2 kolayca She easily completed the puzzle in record time.
eat A1 yemek  I’m hungry, let’s eat something delicious.
economic A1 ekonomik The country’s economıc growth has slowed down.
economy A2 ekonomi The government is implementing new policies to boost the economy.
edge B1 kenar : Be careful not to stand too close to the edge of the cliff.
edition A2 baskı I bought the latest edition of my favorite novel.
editor A2 editör, yayımcı The editor reviewed and made changes to the manuscript.
educate B1 eğitmek  Parents have a responsibility to educate their children.
educated B1 eğitimli She is highly educated and holds multiple degrees.
education A2 eğitim Access to quality education is essential for personal growth.
effect A2 etki The medicine had a positive effect on his health.
effective A2 etkili Regular exercise is an effective way to maintain good health.
effectively B1 etkili bir şekilde She managed her time effectively and completed all her tasks on time.
efficient A2 verimli The new technology helps to improve the efficiency of the production process.
efficiently B1 verimli biçimde The team worked efficiently to meet the project deadline.
effort A2 çaba With determination and effort, he was able to achieve his goals.
eg B1 örnek There are many fruits (e.g., apples, oranges, bananas) that are rich in vitamins.
egg A1 yumurta She cracked an egg into the frying pan to make an omelette.
either A2 her ikisi You can choose either the blue shirt or the red shirt for the party.
elbow B1 dirsek He accidentally bumped his elbow on the door while walking through.
elderly B2 yaşlı The elderly couple enjoyed their retirement in a peaceful countryside.
elect A2 seçmek The citizens will elect their new representatives in the upcoming elections.
election B1 seçim : The upcoming election will determine the new president of the country.
electric A2 elektrik I need to fix the electric wiring in my house.
electrical A2 elektikli The electrical appliances in the kitchen are modern and efficient.
electricity A2 elektrik The power went out, so we had no electricity for hours.
electronic B1 elektronik I bought a new electronic device for my home entertainment.
elegant B1 zarif She looked absolutely elegant in her evening gown.
element A2 eleman, öğe Hydrogen is an element in the periodic table.
elevator A2 asansör Take the elevator to the top floor of the building.
else A2 başka If you don’t like this book, we can find something else for you to read.
elsewhere B1 başka yerde I wish I could be elsewhere right now, enjoying a vacation.
email B1 e posta Please send me an email with all the details.
embarrass A2 utandırmak Don’t try to embarrass him in front of everyone.
embarrassing B1 utandırıcı It was an embarrassing moment when she tripped and fell on stage.
embarrassed B1 mahçup He felt embarrassed when he realized his mistake.
embarrassment B1 utanma Her face turned red with embarrassment after her speech went wrong.
emerge B1 çıkmak The truth will eventually emerge from the investigation
emergency A1 acil durum Call 911 in case of an emergency.
emotion A2 duygu She expressed her emotion through a heartfelt letter.
emotional B1 duygusal The movie was so touching that it made me emotional.
emotionally B1 duygusal yönden He was emotionally affected by the news of his friend’s illness.
emphasis A2 vurgu The teacher put emphasis on the importance of punctuality.
emphasize B1 vurgulamak I want to emphasize that teamwork is crucial for success.
empire B1 imparatorluk The Roman empire was one of the greatest in history.
employ B1 kullanmak, çalıştırmak They employ over 100 people in their company.
employee B2 işçi The employee worked diligently to meet the deadline.
employer B2 işveren The employer provided excellent benefits for their employees.
employment B1 Employment opportunities have increased in the IT industry.
empty A2 boşaltmak, boş The room was empty with no furniture
enable B1 etkinleştirmek The key will enable you to access the restricted area.
encounter A2 karşılaşmak, karşılaşma I had a pleasant encounter with an old friend at the supermarket.
encourage B1 teşvik etmek, cesaretlendirmek His supportive words encourage me to pursue my dreams.
encouragement B2 teşvik She provided me with encouragement during difficult times.
end A1 son The movie had a surprising end that left the audience speechless.
ending A2 bitirme, son The movie had a surprising twist at the ending.
enemy A2 düşman He considered his rival as his greatest enemy.
energy B1 enerji, güç She had a lot of energy after a good night’s sleep.
engage B1 tutmak The teacher tried to engage the students in an interactive discussion.
engaged A2 nişanlı They recently got engaged and are planning their wedding.
engine A2 motor, makine The car’s engine started making strange noises.
engineer A1 mühendis He is an engineer and designs bridges.
engineering B1 mühendislik She is studying engineering at university.
enjoy A2 zevk almak I enjoy reading books in my free time.
enjoyable B1 eğlenceli The amusement park had many enjoyable rides and attractions.
enjoyment B1 hoşlanma She found great enjoyment in playing the piano.
enormous A2 kocaman, büyük The dinosaur in the museum was enormous in size.
enough A2 yeterli I have enough money to buy a new laptop.
enquiry B1 soruşturma They sent an enquiry to the hotel about room availability.
ensure B1 sağlamak Please ensure that all doors are locked before leaving.
enter A1 girmek He asked for permission to enter the building.
entertain B1 eğlendirmek The clown’s performance entertained the children at the party.
entertaining A2 eğlenceli The movie was highly entertaining with its humor and action.
entertainer A2 şovmen The entertainer had the audience laughing throughout the show.
entertainment B1 eğlence We went to the amusement park for some entertainment.
enthusiasm A2 coşku, heyecan He expressed his enthusiasm for the upcoming concert.
enthusiastic B1 hevesli She is always enthusiastic about trying new things.
entire A2 bütün,tüm I have an entire day to myself tomorrow.
entirely B1 tamamen, tümüyle She is entirely focused on her studies.
entitle A2 adlandırmak His achievements entitle him to receive the award.
entrance B1 giriş, hol, antre The hotel lobby has a grand entrance.
entry A2 giriş, girdi, kayıt Please make sure to fill out the entry form completely.
envelope A2 zarf, mektup He sealed the letter in a large brown envelope.
environment B1 çevre We must protect the environment for future generations.
environmental B1 çevresel The company is committed to taking environmental measures.
equal A2 eşit All students deserve equal opportunities to succeed.
equally A2 eşit olarak She treats all her employees equally.
equipment A2 ekipman Make sure to wear proper equipment when going for a hike.
equivalent B1 karşılık, eşdeğer The value of the dollar is not equivalent to the euro.
error B1 hata There was a minor error in the calculations.
escape A2 kaçış The prisoner managed to escape from the heavily guarded prison.
especially A2 özellikle I love traveling, especially to exotic destinations.
essay A2 makale She received an A+ for her well-written essay.
essential B1 esas özellik, gerekli Water is an essential element for life to exist.
essentially B1 esasen Essentially, both options lead to the same result
establish A2 kurmak They plan to establish a new branch in the city center.
estate B1 arazi, mülk His family owns a large estate in the countryside.
estimate A2 tahmin The estimate for the project cost is within the budget.
etc A2 ve benzeri, v.b The store sells fruits, vegetables, bread, etc.
euro A1 euro I exchanged my dollars for euros before traveling to Europe.
even A2 hatta, bile The party was a success, even though it rained heavily.
evening B1 akşam I usually go for a walk in the park in the evening.
event B1 olay The car accident was a tragic event.
eventually B1 sonunda She struggled with her studies, but eventually she passed the exam.
ever A2 hiç Have you ever been to Paris?
every A2 her Every student should complete the assignment on time.
everyone A2 herkes Everyone at the office was excited about the new project.
everything B1 her şey I forgot my keys, my wallet, and everything else at home.
everywhere A2 her yer Traveling is exciting; you can find beauty everywhere.
evidence B1 kanıt, delil The lawyer presented strong evidence to support her case.
evil A2 kötülük, kötü The villain in the story was the epitome of evil.
ex A2 eski My ex-boyfriend and I are still good friends.
exact A2 tam Please be exact with your measurements for the project.
exactly B1 tam olarak I remember the details exactly as you described.
exaggerate B2 abartmak Don’t exaggerate the size of the fish you caught!
exaggerated B2 abartılı She exaggerated the size of the fish she caught.
exam A2 sınav I have an important exam tomorrow, so I need to study tonight.
examination B1 sınav The final examination will cover all the topics we studied this semester.
examine B1 incelemek The detective will examine the crime scene for any clues.
example A2 örnek Let me give you an example to explain the concept better.
excellent B1 mükemmel His performance in the competition was excellent.
except A2 dışında, hariç I like all fruits except bananas.
exception B1 istisna There’s an exception to every rule.
exchange B1 değiştirmek, takas I need to exchange these dollars for euros before my trip.
excite B1 heyecanlandırmak The news about the upcoming movie excited her.
exciting B2 heyecan verici The amusement park has many exciting rides.
excited B1 heyecanlı She was excited to meet her favorite actor at the event.
excitement B2 heyecan The excitement in the crowd was palpable as the team scored the winning goal.
exclude B2 dışlamak They decided to exclude him from the group because of his behavior.
excluding B1 hariç We are hosting a party at home, excluding the neighbors due to limited space.
excuse A2 maruz görmek, bahane She made up a lame excuse to avoid going to the event.
executive B1 yönetici, yönetim The executive board approved the new marketing strategy.
exercise A2 egzersiz Regular exercise is essential for maintaining a healthy lifestyle.
exhibit B1 sergilemek The museum will exhibit rare artifacts from ancient civilizations.
exhibition B2 sergi I’m looking forward to attending the art exhibition this weekend.
exist B1 mevcut Does extraterrestrial life exist in the vastness of the universe?
existence B1 varoluş The concept of the soul’s existence beyond the physical body is a philosophical topic.
exit A1 çıkış Please use the emergency exit in case of a fire.
expand B1 genişletmek The company plans to expand its business operations to new markets.
expect B1 beklemek expect you to arrive on time for the meeting.
expected B1 beklenen The expected delivery date for the package is tomorrow.
expectation B1 beklenti She had high expectations for the new movie, but it turned out to be disappointing.
expense B2 gider The travel expenses for the trip were higher than we anticipated.
expensive A2 pahalı The designer created an expensive and luxurious gown for the fashion show.
experience B1 deneyim He has extensive experience in the field of engineering.
experienced B1 deneyimli The company is looking for an experienced software developer to join their team.
experiment B1 deney The students conducted a scientific experiment in the laboratory.
expert A2 uzman The forensic scientist was called in as an expert witness during the trial.
explain B1 açıklamak Can you explain the concept in simpler terms?
explanation B1 açıklama The professor provided a detailed explanation of the complex theory.
explode B1 patlamak The fireworks will explode in a spectacular display of colors.
explore B2 keşfetmek They plan to explore the remote regions of the Amazon rainforest.
explosion B1 patlama The sudden explosion caused panic among the crowd.
export A2 ihraç etmek The export of local products contributes to the country’s economy.
expose B1 ortaya çıkarmak The journalist’s investigation helped expose the corruption in the government.
express A2 hızlı Please express your opinions freely during the meeting.
expression B1 ifade Her facial expression showed a mix of surprise and joy.
extend B1 genişletmek We need to extend the deadline for the project.
extension B1 uzantı The file should have a .docx extension.
extensive B1 yaygın, geniş The company has an extensive network of distributors.
extent B2 kapsam The extent of the damage caused by the hurricane was significant.
extra A2 ilave You can order extra toppings on your pizza.
extraordinary B1 olağanüstü Her extraordinary talents left everyone in awe.
extreme A2 aşırı The weather conditions were extreme during the storm.
extremely B1 son derece She was extremely happy with the test results.
eye A1 göz She has beautiful blue eyes.

Aşağıdaki bölümden E harfi ile başlayan İngilizce kelimelerin PDF veya ekran görüntüsüne ulaşabilirsiniz.

E Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler

“F” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “F” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
face A2 yüz The face is the most expressive part of the human body.
facility B1 tesis The new facility will be equipped with state-of-the-art technology.
fact A2 gerçek It’s a fact that exercise is beneficial for our health.
factor B1 faktör Time management is a key factor in achieving success.
factory B1 fabrika The factory produces cars at a rapid rate.
fail A2 başarısız Despite his efforts, he failed to win the competition.
failure B1 başarısızlık The project’s failure was a result of poor planning.
faint B1 soluk She felt faint after standing in the sun for too long.
faintly B1 zayıf olarak The words were written faintly and were hard to read.
fair B1 adil We need to ensure a fair distribution of resources.
fairly B1 oldukça, dürüstçe The team played fairly throughout the tournament.
faith A2 inanç Her strong faith helped her overcome challenges.
faithful A2 sadık The loyal dog remained faithful to its owner.
faithfully A2 içtenlikle She always signs her letters faithfully.
fall A1 düşmek Be careful not to fall on the slippery floor.
fall A1 over düşmek The child tripped and fell over while playing in the park.
false A1 yanlış That statement is false, it’s not true.
fame B1 şöhret His fame spread quickly after his impressive performance.
familiar A2 tanıdık, benzer The new house looks familiar, it’s similar to the one they used to live in.
family A1 aile Family is the most important thing in my life.
famous A1 ünlü The movie stars a famous actor in the lead role.
fan A1 fan, yelpaze The fan was excited to meet her favorite singer.
fancy A2 süslü She wore a fancy dress to the party.
far B1 uzak The mountain is far away, it’ll take hours to get there.
further B2 ileri, ilerideki, ayrıca Let’s discuss this matter further during the next meeting.
farm A2 çiftlik They live on a farm and grow various crops.
farming A2 tarım Farming is the main source of income in this region.
farmer A1 çiftçi The farmer works hard to cultivate the land and raise animals.
farthest B1 en uzak The nearest town is the farthest place we can reach in an hour.
farther B1 öteye, daha uzağa Let’s drive a bit farther and see if there’s a better view.
fashion A2 moda She always follows the latest fashion trends.
fashionable A2 şık Sarah is known for her fashionable and elegant style.
fast A2 hızlı The cheetah is known for its fast speed.
fasten A2 tutturmak Fasten your seatbelt before the plane takes off.
fat A1 yağ, şişman The doctor advised him to reduce his intake of fat.
father A1 baba My father is a kind and caring person.
faucet B1 musluk The faucet in the bathroom is leaking, and it needs to be fixed.
fault B1 hata It’s not my fault that the project was delayed.
favour A2 iyilik She did me a favour by helping with my project.
favourite A2 favori Chocolate is my favourite dessert.
fear B1 korku The horror movie filled me with fear.
feather B1 tüy The peacock has beautiful feathers.
feature B1 özellik The new smartphone has an interesting feature.
february A2 şubat February is the shortest month of the year.
federal A2 federal The United States is a federal republic.
fee A2 ücret There is a small entrance fee to the museum.
feed A2 beslemek Please feed the hungry stray cats in the neighborhood.
feel A2 hissetmek feel happy when I’m surrounded by friends.
feeling A2 duygu Love is a powerful feeling that can’t be described easily.
fellow B1 adam, dost He is a kind and helpful fellow.
female A2 kadın The movie focuses on the struggles of a strong female protagonist.
fence B1 çit The cat jumped over the fence to explore the neighbor’s yard.
festival A1 festival Our town holds an annual music festival during the summer.
fetch A2 almak, getirmek Can you fetch me a glass of water from the kitchen?
fever B1 ateş She has a high fever and needs to rest.
few B1 az Only a few people attended the meeting.
field B1 alan The soccer team practiced on the field before the match.
fight A2 kavga, dövüş They got into a fight over a minor disagreement.
fighting A2 kavga, dövüş The police arrived to break up the fighting crowd.
figure A2 şekil The artist created a beautiful figure out of clay.
file B1 dosya I need to organize my documents in a file.
fill B1 doldurmak Fill the glass with juice to the top.
film A1 film Let’s go to the cinema and watch a new film.
final A1 son The final match of the tournament will take place tomorrow.
finally A2 nihayet, sonunda After hours of waiting, the bus finally arrived finally.
finance A2 finans, maliye He works in the field of finance and deals with investments.
financial A2 finansal, mali The company is facing some financial challenges.
find A2 bulmak I need to find my keys before leaving the house.
find out A2 bulmak, bulup çıkarmak Let’s find out the truth behind this mysterious event.
fine A1 ince, iyi, güzel The fabric has a fine texture and feels soft.
finely A2 ince She chopped the vegetables finely for the soup.
finger A1 parmak Be careful not to burn your finger on the hot stove.
finish A1 bitirmek, bitiş I will finish my work before the deadline.
finished A2 bitmiş The project is finished and ready for presentation.
fire B1 yakmak, ateş, yangın They gathered around the fire to stay warm during the camping trip.
firm A1 firma The firm specializes in software development.
firmly A1 sıkıca Hold the rope firmly to climb up safely.
first A2 ilk, birinci This is my first time visiting this city.
fish A1 balık We caught a big fish during our fishing trip.
fishing A2 balık tutma Fishing is a popular activity in this area.
fit A2 uygun The shirt doesn’t fit me well, it’s too tight.
fix A2 düzeltmek I need to fix the broken chair in the living room.
fixed B1 sabit The picture is fixed on the wall with tape.
flag A2 bayrak The national flag represents our country.
flame A2 alev The flame of the candle danced in the breeze.
flash A2 parlama, flaş Don’t forget to use the flash when taking photos in low light.
flat B1 düz The surface of the lake was flat and calm.
flavour B1 lezzet The flavour of the cake was delightful.
flight A2 uçuş I have a flight tomorrow morning for my business trip.
float A2 yüzmek, yüzdürmek The boat floats on the calm water.
flood B1 sel The heavy rain caused a flood in the city.
floor A2 zemin, kat The ball rolled across the floor and hit the wall.
flour A2 un I need to buy some flour to bake bread.
flow A2 akış The river flows gently through the valley.
flower A1 çiçek The garden is full of colorful flowers.
flu A2 grip I caught the flu and had to stay home for a week.
fly A1 uçmak, sinek Birds can fly through the sky with ease.
flying A2 uçuş, uçan We watched the flying planes at the airshow.
focus A1 odaklanmak, odak Focus on your studies to achieve success.
fold B1 katlamak Please fold the paper in half and put it in your pocket.
folding B1 katlanır The folding chair is easy to carry around.
follow A2 takip etmek, izlemek Follow me to the park, I know a shortcut.
following A2 izleme, sonraki, ardından The following chapter of the book is very exciting.
food A1 gıda, yiyecek The supermarket offers a wide variety of food products.
foot A1 ayak She hurt her foot while hiking in the mountains.
football A1 futbol Football is a popular sport worldwide.
for A2 için For your birthday, I bought you a special gift.
force A2 kuvvet, güç The police used force to control the crowd.
forecast B1 tahmin The weather forecast predicts rain for tomorrow.
foreign B1 yabancı The tourists enjoyed exploring the foreign city.
forest A1 orman We went for a walk in the forest and enjoyed nature.
forever A2 sonsuza dek I will love you forever and always.
forget A2 unutmak forget my keys at home this morning.
forgive A2 affetmek It’s important to forgive others and let go of grudges.
fork A2 çatal Pass me the fork, please. I need to eat.
form B1 oluşturmak, kurmak, The team will form a plan for the upcoming project.
form, A2 biçim The form of the sculpture was unique and captivating.
formal A2 resmi, biçimsel The event requires a formal dress code.
formally B1 resmen, biçimsel olarak The contract was formally signed by both parties.
former B1 eski, önceki He was the former CEO of the company.
formerly B1 eskiden, önceden The building was formerly used as a school.
formula A1 formül The scientist discovered a new chemical formula.
fortune A2 servet He inherited a great fortune from his wealthy grandfather.
forwards B1 ileriye The team is moving forwards with confidence.
forward B1 ileri Please step forward and introduce yourself.
found B1 kurmak, dayandırmak The company was founded by a group of entrepreneurs.
foundation B2 vakıf They established a charitable foundation to help those in need.
frame B1 çerçeve The beautiful painting deserves a stunning frame.
free A2 ücretsiz, özgür, serbest The concert tickets are available for free to the first 100 attendees.
freely A2 serbestçe Feel free to express yourself freely during the discussion.
freedom A2 özgürlük We cherish the value of freedom in our society.
freeze A2 dondurmak, donmak The ice cream will freeze if you leave it outside in the cold.
frozen A2 donmuş, dondurulmuş The lake was completely frozen during the winter months.
frequent B1 sık The restaurant is frequented by locals and tourists alike.
frequently B1 sık sık She travels frequently for her job.
fresh A2 taze, yeni I bought some fresh fruits and vegetables from the market.
freshly A2 taze taze The bread was freshly baked and smelled delicious.
friday A1 cuma Let’s meet up on Friday for coffee.
fridge A1 buzdolabı Don’t forget to put the milk in the fridge.
friend A1 arkadaş, dost My best friend is always there for me.
friendly A2 samimi, arkadaş canlısı He is known for his friendly and approachable nature.
friendship A2 dostluk, arkadaşlık The bond of friendship between them is unbreakable.
frighten B1 korkutmak The sudden loud noise did frighten the little child.
frightening B1 korkutucu The horror movie was frightening and full of suspense.
frightened B1 korkmuş The little girl was frightened of the loud thunder.
from A1 itibaren, den, dan The bus will leave from the station at 10:00 AM.
front A2 ön, cephe The sign says “No Parking” at the front of the building
fruit A1 meyve I lo.ve to eat fresh fruit in the morning.
fry A2 kızartma Fry the eggs in a little bit of oil.
fuel B1 yakıt The car’s fuel tank is almost empty.
full A1 tam, dolu The box was full of old photographs.
fully A2 tam, tamamen, tam olarak I am fully prepared for the exam.
fun A2 eğlence The amusement park is a place of endless fun.
function B1 işlev, fonksiyon The main function of this machine is to print documents.
fund B1 fon, sermaye The startup received a fund to develop their product.
fundamental B1 temel, ana The fundamental principles of democracy are vital for a healthy society.
funeral B2 cenaze, cenaze töreni The funeral service will be held tomorrow.
funny A2 komik, eğlenceli That joke was really funny; it made us all laugh.
fur B1 kürk The coat is made of faux fur.
furniture B1 mobilya, eşya We bought new furniture for our living room.
further B2 ayrıca, daha fazla Please provide any further information if available.
furthest B1 en uzak, en fazla The top of the mountain is the furthest point from here.
far A2 uzak, uzakta The beach is not too far from our hotel.
future A2 gelecek We should plan for our future carefully.

Aşağıdaki bölümden F harfi ile başlayan İngilizce kelimelerin PDF veya ekran görüntüsüne ulaşabilirsiniz.

İngilizce Kelimeler - F Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler

“G” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “G” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
gram A1 gram She measured the ingredients in grams for the recipe.
gain A2 kazanç After a lot of hard work, he achieved significant gain in his business.
gallon A2 galon The car’s fuel tank can hold up to 15 gallons of gasoline.
gamble B1 kumar Some people have a tendency to gamble despite the risks.
gambling B1 kumar Gambling can be addictive and harmful to individuals and families.
game A1 oyun, maç The children are playing a soccer game in the park.
gap B1 boşluk, fark There is a small gap between the two buildings.
garage A2 garaj Please park your car in the garage.
garbage A2 çöp Don’t forget to separate the garbage for recycling.
garden A2 bahçe We have a beautiful garden with colorful flowers and plants.
gas A1 gaz Be careful when handling gas cylinders.
gasoline B1 benzin The car needs gasoline to run efficiently.
gate A2 kapı, geçit Please close the gate when you leave.
gather B1 toplamak, toplanmak The villagers gathered in the town square for the celebration.
gear B2 vites, dişli Don’t forget to shift the gear when driving uphill.
general A2 genel, umumi The CEO made a general announcement about the company’s plans.
generally A2 genellikle, genel olarak Generally, I prefer to eat healthy and balanced meals.
generate B1 oluşturmak, üretmek Solar panels can generate electricity from sunlight.
generation B1 nesil, kuşak The older generation often has valuable wisdom to share.
generous B1 cömert She is known for her generous donations to charity.
generously B1 bol bol He always tips generously at restaurants to show appreciation.
gentle B2 nazik, yumuşak The doctor treated the patient with gentle care.
gently B1 nazikçe, kibarca The mother gently rocked her baby to sleep.
gentleman B1 beyefendi, centilmen He is a true gentleman, always polite and respectful.
genuine B1 hakiki, gerçek Her genuine smile brightened up the room.
genuinely B1 gerçekten She was genuinely happy to see her old friend again.
geography A2 coğrafya Geography was always her favorite subject in school.
get A2 almak, edinmek I need to get some groceries from the store.
get A2 on binmek, bin Let’s get on the bus and go to the city center.
get A2 off inmek, in We should get off the bus at the next stop.
giant B1 dev, kocaman The giant tree in the park provides shade on hot days.
gift A2 hediye, armağan She received a beautiful necklace as a gift from her parents.
girl A1 kız The little girl was playing with her toys in the living room.
girlfriend A1 kız arkadaş, sevgili John introduced his girlfriend to his family at the party.
give A2 vermek Please give me your honest opinion on this matter.
give A2 away bağışlamak, vermek They decided to give away their old clothes to charity.
give A2 out bildirmek, yaymak, duyurmak The company will give out free samples of their new product.
give A2 up pes etmek, bırakmak After many failed attempts, he decided to give up on his dream.
glad B1 memnun She was glad to hear the good news.
glass B1 cam, bardak The glass window was shattered during the storm.
glasses B1 gözlük He needs to wear glasses to see clearly.
global A2 global, dünya çapında Climate change is a global issue that affects us all.
glove A2 eldiven It’s cold outside, so don’t forget to wear your gloves.
glue A2 tutkal, yapıştırıcı, zamk Use glue to stick the pieces together.
gram A1 gram The recipe calls for 100 grams of flour.
go A1 gitmek Let’s go to the park and enjoy the sunshine.
go A1 up yukarı git, yukarı gitmek be They decided to go up the mountain for a better view.
going A1 to gidiyor olmak He is going to visit his grandparents next weekend.
goal A1 hedef Her team has a common goal of winning the championship.
god A2 tanrı, Allah Many people believe in a higher power, such as God.
gold A2 altın The jewelry store has a wide selection of gold items.
good A1 iyi, güzel She did a good job on her school project.
good A2 at herhangi bir konuda iyi olmak He is a good singer and dancer.
good A2 for için iyi Eating vegetables is good for your health.
goodbye A1 elveda, hoşça kal It’s time to say goodbye and part ways.
goods B1 mal, eşya The store sells various consumer goods.
govern B2 yönetmek The president is responsible for governing the country.
government B1 yönetim, hükümet The government introduced new policies to improve the economy.
governor B1 vali, yönetici The governor of the province attended the event.
grab B1 kapmak, yakalamak She managed to grab the last ticket for the concert.
grade A2 derece, sınıf He received an A+ grade on his math test.
gradual A2 kademeli The company made gradual changes to its policies over time.
gradually A2 kademeli olarak The tree’s colors change gradually as the seasons shift.
grain A2 tahıl The farm grows various types of grain crops.
gram A1 gram The recipe calls for 100 grams of sugar.
grammar A2 dil bilgisi She is studying English grammar to improve her writing.
grand A2 büyük The castle has a grand entrance with tall gates.
grandchild A2 torun The old man enjoys spending time with his grandchildren.
granddaughter A2 kız torun She loves spending time with her granddaughter.
grandfather A2 büyük baba, dede My grandfather tells the best stories from his youth.
grandmother A2 büyük anne, nine The grandmother loves baking cookies for her family.
grandparent A2 büyük baba ve büyük anne My grandparents are celebrating their 50th wedding anniversary.
grandson A2 erkek torun He is very proud of his grandson‘s accomplishments.
grant B1 vermek,bile The government decided to grant financial aid to the small businesses.
grass B1 çim, ot The children played on the grass in the park.
grateful B2 minnettar I am grateful for your help and support.
grave B2 mezar They visited the grave of their ancestors in the cemetery.
gray A1 gri Her hair has started to turn gray with age.
great A2 harika, büyük The concert was a great success and received a standing ovation.
greatly B2 büyük ölçüde He greatly appreciated the recognition he received for his work.
green A1 yeşil The trees were covered in lush green leaves.
grey A1 gri The living room is painted in various shades of grey.
grocery B1 bakkal I need to go to the grocery store to buy some groceries.
groceries B1 bakkaliye She picked up a few items from the groceries for dinner.
ground B1 zemin The children played on the ground during recess.
group A2 grup The students worked together in a study group.
grow A2 büyümek Children grow quickly during their early years.
grow B1 up büyümek I want to see you grow up into a responsible adult.
growth B1 büyüme The company experienced significant growth in its revenue.
guarantee B1 garanti etmek, garanti We guarantee the quality of our products.
guard B1 korumak, koruma, bekçi The security guard patrols the building every night.
guess A2 tahmin etmek, tahmin Can you guess the answer to this riddle?
guest B1 misafir We have invited some guests for dinner tonight.
guide B1 yol göstermek, kılavuz, rehber The tour guide will guide us through the historical sites.
guilty B1 suçlu He felt guilty for breaking his friend’s toy.
gun A2 silah The police officer carried a loaded gun for protection.
guy A2 adam That guy over there is my cousin.

Aşağıdaki bölümden G harfi ile başlayan İngilizce kelimelerin PDF veya ekran görüntüsüne ulaşabilirsiniz.

İngilizce Kelimeler - g Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler

“H” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “H” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
habit B1 alışkanlık Reading is a good habit that can expand your knowledge.
hair A1 saç She has long, brown hair.
hairdresser A2 berber, kuaför I need to make an appointment with the hairdresser for a haircut.
half A2 yarı, yarım He ate only half of his sandwich and saved the rest for later.
hall B1 salon The event will take place in the main hall of the building.
hammer B1 çekiç He used a hammer to fix the broken chair.
hand B1 vermek, el Please hand me the book on the shelf.
handle B2 işlemek, sap The suitcase has a comfortable handle for easy carrying.
hang B1 asmak You can hang your coat on the hook by the door.
happen B1 olmak Accidents can happen when we least expect them.
happiness B1 mutluluk Her happiness knew no bounds when she received the news.
happy A1 mutlu The children were happy to play in the park.
happily A2 mutlu bir şekilde They lived happily ever after.
hard A2 sert, zor The rock was hard and difficult to break.
hardly A2 zorlukla She hardly had any time to rest during the busy week.
harm B1 zarar vermek, zarar Please don’t harm the animals in the forest.
harmful B1 zararlı Smoking is harmful to your health.
harmless B1 zararsız The friendly dog is harmless and won’t bite.
hat A2 şapka He wore a stylish hat to protect himself from the sun.
hate A2 nefret etmek, nefret hate when people are rude to others.
hatred B2 kin There is a deep hatred between the two rival families.
have A1 olmak, sahip olmak have a new book that I want to read.
he A1 o He is my best friend.
head A1 kafa, baş She touched her head and felt a slight bump.
headache A2 baş ağrısı I have a terrible headache today.
heal B1 iyileşmek The wound will heal with time and proper care.
health A2 sağlık Regular exercise is important for maintaining good health.
healthy A2 sağlıklı Eating a balanced diet is essential for a healthy lifestyle.
hear A2 duymak Can you hear the birds singing in the trees?
hearing A2 duyma Hearing is one of our five senses.
heart A1 kalp The doctor checked her heart to ensure it was healthy.
heat A2 ısıtmak, sıcaklık Please heat the food in the microwave for two minutes.
heating A2 ısıtma The building has central heating during the winter.
heaven B1 cennet In many cultures, it is believed that good people go to heaven after death.
heavy A2 ağır Be careful, that box is heavy to lift.
heavily A2 ağır şekilde After carrying the heavy boxes, she was heavily out of breath.
heel B2 topuk She wore high-heeled shoes with stylish heels.
height B1 yükseklik The height of the mountain peak was over 3000 meters.
hell B1 cehennem In some religions, it is believed that sinners will go to hell after death.
hello A1 merhaba I greeted my friend with a warm hello.
help A1 yardım etmek, yardım Can you help me carry these bags?
helpful A2 faydalı The teacher provided helpful tips for studying effectively.
hence B2 bundan dolayı He missed the train, hence he was late for the meeting.
her A1 onun This is Jane, her hair is blonde.
hers A1 onunki I have my own pen, you can use hers.
here A2 işte, burada Here is your book that I borrowed.
hero A2 kahraman The firefighter was recognized as a local hero for saving the family from the burning building.
herself A2 kendini, kendine She took care of herself after the accident.
hesitate B2 tereddüt He hesitated before making a decision.
hi A1 merhaba, selam Hi, how are you doing?
hide B1 gizlenmek The cat tried to hide behind the curtain.
high A2 yükseğe, yüksek The airplane flew at a high altitude.
highly B1 büyük ölçüde The movie was highly praised by the critics.
highlight B1 vurgulamak Let me highlight the important points in the presentation.
highway B1 otoyol The highway was busy with traffic.
hill B1 tepe We climbed to the top of the hill to enjoy the view.
him A2 onu, ona I gave him a book as a gift.
himself A2 kendisi, kendine He hurt himself while playing soccer.
hip B1 kalça She injured her hip while playing sports.
hire B1 kiralamak, işe almak The company decided to hire a new employee for the position.
his A2 onun, onunki John is known for his dedication to his work.
historical B1 tarihi, tarihsel The museum exhibits various historical artifacts.
history A2 tarih We studied the history of ancient civilizations.
hit A2 vurmak, isabet He managed to hit the target with his arrow.
hobby A1 hobi Playing guitar is his favorite hobby.
hold B1 tutmak, ambar Hold the rope tightly, so it doesn’t slip.
hole B2 delik There was a hole in the wall.
holiday A2 tatil We plan to go on a beach holiday next month.
hollow B1 çukur The old tree had a hollow trunk.
holy B1 kutsal The church is considered a holy place.
home A2 ev I’m going back home after work.
homework A2 ev ödevi I have a lot of homework to finish tonight.
honest A2 dürüst She is known for her honest and straightforward communication.
honestly A2 dürüstçe Honestly, I didn’t expect him to react that way.
honour B1 onur It’s a matter of honour to stand up for what you believe in.
hook B1 kanca The fish took the bait and got caught on the hook.
hope B1 ummak, umut We hope for a brighter future for everyone.
horizontal B2 yatay Hang the picture in a horizontal position on the wall.
horn A2 boynuz The loud sound of the car horn startled the pedestrians.
horror A2 korku The movie was a gripping horror story that kept us on the edge of our seats.
horse A1 at Riding a horse can be an exhilarating experience.
hospital A1 hastane He was rushed to the hospital after the accident.
host B1 ev sahipliği yapmak, ev sahibi As the host of the party, she made sure everyone felt welcome and comfortable.
hot A2 sıcak, acı Today the weather is very hot.
hotel A1 otel We have chosen a nice hotel for our vacation.
hour A1 saat The meeting will start in half an hour.
house A1 ev We moved to a new house.
housing A2 konut The city needs more affordable housing.
household B1 ev halkı The whole household gathered and had dinner together.
how A1 nasıl Let’s think about how we can solve this problem.
however B1 her halükarda, ancak, halbuki  Plans changed, however the outcome was still great.
huge B1 kocaman  Those trees look huge and magnificent.
human A2 insan Technology has greatly impacted human life.
humorous B1 nükteli, komik His humorous and witty sense of humor made everyone laugh.
humour B1 mizah  Humor can help us relieve the stress of life.
hungry A2 I’m very hungry today, I need to eat something.
hunt B1 avlamak We’re going to hunt for deer in the forest.
hunting B1 avcılık Hunting is one of my father’s favorite hobbies.
hurry B2 acele etmek, acele I need to hurry to not be late for school.
hurt A2 incitmek, zarar vermek I didn’t mean to hurt her, I just told the truth.
husband A2 koca, eş My husband is very understanding and helpful.

Aşağıdaki bölümden H harfi ile başlayan İngilizce kelimelerin PDF veya ekran görüntüsüne ulaşabilirsiniz.

İngilizce Kelimeler - H Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler

“i” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “i” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
I A1 ben I am learning Turkish.
ice A1 buz I like to eat ice cream.
ice cream A1  dondurma I like to eat ice cream.
idea A1 fikir ideal en iyi I like the idea.
ideally B2 en iyi şekilde Ideally, I would like to work from home.
identify B2 tanımlamak Every baby can identify its mother by her voice.
identity B2 kimlik The identity of the witness is kept secret.
if A2 eğer, ise I don’t know if we can afford a new house.
ignore B2 aldırmamak, yoksaymak She smiled at him but he ignored her.
ill A2 hasta She was vey ill yesterday.
illegal B2 yasadışı Stealling is illegal.
illegally B2 yasadışı olarak He entered the country illegally.
illness B1 hastalık He had suffered a lot becuase of a long illness.
illustrate B2 tasvir etmek, ya da çizim yapmak They have a beautifully illustrated brochure.
image C2 imge, görüntü I have an in image in my mind of how this office should be decorated.
imaginary C1 hayali When I was a kid I had an imaginary friend.
imagination B1 hayal gücü She has a very vivid imagination.
imagine B1 hayal etmek Imagine the world is more peacefull than ever.
immediate B2 hemen, derhal We need to take an immediate action.
immediately A2 hemen, derhal We need to take an action immediately.
immortal C2 ölümsüz Atatürk is immortal for for Turks.
impact B2 etki The new precautions will have an impact in the economy.
impatient B2 sabırsız He is an impatient sttudent. He can’t wait at all.
impatiently B2 sabırsızlıkla We were waiting impatiently for the show to begin .
implication C2 içerme (belirtmeden) She accused the party and, by implication, its leader too.
imply C2 ima etmek I’m not implying anything about your cooking.
import B2 ithalat, ithal etmek We import a lot of stuff from China.
importance B1 önem, ehemmiyet The importance on education comes first.
important A1 önemli Education is an important matter for parents.
importantly B2 önemlisi Most importantly, you must keep a record of everything you do
impose C1 yüklemek, empoze etmek Very high taxes have recently been imposed on cigarettes.
impossible B1 imkansız This is an impossible mission.
impress B2 etkilemek He tried to impress me with his extensive knowledge of technolgy.
impressed B2 etkilenmiş I am very impressed with the team.
impression B2 izlenim First impression is everything.
impressive B2 etkileyici That was an impressive performance from the team.
improve A2 geliştirmek I want to improve my English.
improvement B1 gelişim There is a great improvement in your English.
in A1 içinde, dahil Calculate the number of days in a century.
inability C1 yetersizlik Inability to use a computer is a serious disadvantage
inch B1 inç One inch is 2.54 centimeters.
incident B2 olay A boy was seriously injured in a shooting incident.
include A2 dahil etmek The bill includes tax.
including A2 dahil olan 5 people including 2 chidren injured in the accident.
income B2 gelir My income is higher this month.
increase B1 artırmak There is a high increase in the inflation.
increasingly B2 giderek artan People are becoming increasingly aware of this problem.
indeed B1 aslında We live in strange times indeed.
independence B2 bağımsızlık A month after independence, elections were held.
independent B2 bağımsız The audit will be done by an independent organization.
independently B2 bağımsız olarak Each part of the organization operates independently of the others.
index C1 fihrist Try to find in the index.
indicate B2 belirtmek Please indicate which which one you would like to buy.
indication C1 belirti, gösterge Ayse’s face gave no indication of what she was thinking.
indirect C2 dolaylı The benefits from pure research are often indirect.
indirectly C1 dolaylı olarak It will effect the people indirectly.
individual B2 bireysel This is individual price list.
indoors B1 içeriye Come indoors, it’s cold outside.
indoor A2 kapalı, dahili There is an indoor poool  at this hotel.
industrial B2 endüstriyel The fund provides money to clean up chemically polluted industrial sites.
industry B2 endüstri The government is trying to attract industry to the area .
inevitable C1 kaçınılmaz The accident was the inevitable result of carelessness.
inevitably C1 kaçınılması mümkün olmayan Such a large investment inevitably entails some risk.
infect C1 bulaştırmak All the potato plants are infected with a virus.
infection B2 enfeksiyon The breathing problem has now been complicated by a chest infection.
infectious C2 bulaşıcı an infectious disease
influence B2 etkilemek, etki My grandmother had a strong influence on my early childhood.
inform B1 bilgi vermek Why wasn’t I informed about this earlier?
informal B2 resmi olmayan, gayriresmi The two groups agreed to hold an informal meeting.
information A2 bilgi Do you have any information about bus times?
ingredient B1 içerik You mix all the dry ingredients together before you add the milk.
initial B2 ilk My initial surprise was soon replaced by delight.
initially başlangıçta, ilk olarak Initially, most people approved of the new plan.
initiative girişim
injure yaralamak
injured yaralı
injury hasar
ink mürekkep
inner iç, dahili
innocent masum, suçsuz
inquiry soruşturma
insect böcek, haşere
insert eklemek, girmek
inside içinde, iç, içeride
insist ısrar etmek, dayatmak
install kurmak, yerleştirmek
instance örnek
instead yerine
instead of yerine
institute enstitü
institution kurum, kuruluş
instruction talimat
instrument müzik aleti, enstrüman
insult hakaret, aşağılama
insulting aşağılayıcı
insurance sigorta
intelligence zeka, istihbarat
intelligent akıllı
intend niyet etmek
intended istenilen
intention niyet
interest ilgisini çekmek, ilgi, faiz
interesting ilginç, ilgi çekici
interested ilgili, meraklı
interior iç, dahili
internal iç, dahili
international uluslararası
Internet internet, genel ağ
interpret yorumlamak
interpretation yorumlama
interrupt kesmek, yarıda kesmek
interruption kesinti, ara
interval aralık, ara
interview görüşmek, görüşme, mülakat, röportaj
into içine
introduce takdim etmek, tanıştırmak
introduction giriş, başlangıç
invent icat etmek
invention buluş
invest yatırım yapmak, yatırmak
investigate araştırmak, incelemek
investigation soruşturma
investment yatırım
invitation davet, davetiye
invite davet etmek
involve dahil, kapsamak
involved in dahil
involvement ilgi
iron ütülemek, demir
irritate kızdırmak
irritating rahatsız edici
irritated tedirgin
island ada
issue ihraç, sorun
it o
its onun
item madde
itself kendisi

“J” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “J” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
jacket ceket
jam reçel
January Ocak
jealous kıskanç
jeans kot
jelly jöle
jewellery mücevher
job
join katılmak
joint eklem, ortak, müşterek
jointly ortaklaşa
joke şaka
journalist gazeteci
journey seyahat
joy sevinç
judge yargılamak, hakim, yargıç
judgement hüküm, karar
juice meyve suyu
July Temmuz
jump atlamak, sıçramak, atlama
June Haziran
junior genç, küçük
just sadece
justice adalet
justify haklı çıkarmak, düzeltmek
justified haklı

“K” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “K” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
keen keskin
keen on istekli, meraklı
keep tutmak, korumak
key anahtar, kilitlemek
keyboard tuş takımı, klavye
kick tekmelemek, tekme
kid çocuk, ufaklık
kill öldürmek
killing öldürme, ölüm
kilogram kilogram
kilometre kilometre
kind tür, nazik
kindly nazikçe, lütfen
kindness iyilik, nezaket
king kral
kiss öpmek, öpücük
kitchen mutfak
knee diz
knife bıçak
knit örmek, örgü örmek
knitted örgü, dokuma
knitting örme, örgü
knock vurmak, vuruş
knot düğüm, budak
know bilmek
known well tanınmış, iyi bilinen
knowledge bilgi, malumat

“L” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “L” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
label etiketlemek, etiket
laboratory laboratuvar
labour emek, işgücü
lack yoksun olmak, yoksunluk, eksiklik
lacking eksik
lady kadın, hanım, leydi
lake göl
lamp lamba, ampul
land yere inmek, indirmek, arazi
landscape manzara, peyzaj
lane şerit, kulvar
language dil, lisan
large büyük, geniş
largely çok, büyük oranda
last son, en son, geçen
late geç, gecikmiş
later sonra
latest en son çıkan, en yeni
latter ikinci, ikincisi, sonraki
laugh gülmek, kahkaha
launch başlatmak
law kanun
lawyer avukat
lay koymak, yerleştirmek
layer katman
lazy tembel
lead öncülük etmek, öncülük
leading önemli
leader lider
leaf yaprak
league lig
lean eğilmek, yaslanmak
learn öğrenmek
least en az derece, en az
leather deri
leave ayrılmak
leave out dışarıda bırakmak, atlamak
lecture ders
left sola, sol
leg bacak
legal yasal
legally yasal olarak
lemon limon
lend ödünç vermek
length uzunluk
less daha az lesson ders
let izin vermek
letter mektup
like seviye
library kütüphane
licence lisans, ruhsat
license lisans, ruhsat
lid kapak
lie uzanmak, yalan
life hayat, yaşam
lift kaldırmak, asansör
light yakmak, ışık, hafif
lightly hafifçe
like beğenmek, gibi, sanki
likely muhtemelen, olası
limit sınırlamak, sınır
limited sınırlı
line hat, çizgi
link bağlamak, bağlantı
lip dudak
liquid sıvı
list listelemek, liste
listen dinlemek
literature literatür, edebiyat
litre litre
little azıcık, küçük
live canlı, yaşayan, yaşamak
living yaşayan, canlı
lively canlı, hayat dolu
load yüklemek, yük
loan borç, ödünç verme
local yerel
locally yerel olarak
locate yerleştirmek, yerini saptamak
located bulunan, yerini saptamak
location yer, konum
lock kilitlemek, kilit
logic mantık
logical mantıksal
lonely yalnız
long uzun zamandır, uzun
look bakmak, bakış
look after ilgilenmek
look at bakmak, gözden geçirmek
look for aramak, bulmaya çalışmak
look forward to sabırsızlanmak, can atmak
loose gevşek, serbest, bol
loosely gevşek
lord kral, lord
lorry kamyon
lose kaybetmek, kaçırmak
lost kayıp, kaybolmuş
loss kayıp, zarar
lot çok, bir sürü
loud yüksek sesle, gürültülü
loudly gürültüyle
love sevmek, aşk
lovely güzel, hoş
lover sevgili
low alçak, düşük
loyal sadık, vefalı
luck şans lucky şanslı
luggage bagaj
lump yumru, şişlik
lunch öğle yemeği
lung akciğer

“M” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “M” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
machine makine
machinery makinalar, mekanizme
mad deli, kızgın
magazine dergi, şarjör
magic büyü, sihirli
mail postalamak, posta
main ana, başlıca, esas
mainly başlıca, ağırlıklı olarak
maintain sürdürmek, korumak
major büyük, önemli
majority çoğunluk
make yapmak, kazanç
make up uydurmak
make up makyaj
male erkek
mall alışveriş merkezi
man adam, insan
manage yönetmek
management yönetim
manager yönetici, müdür
manner tavır, tarz
manufacture üretmek, üretim
manufacturing imalat
manufacturer imalatçı, üretici firma
many çok, bir hayli
map harita
March Mart
march marş, yürüyüş yaptırmak
mark işaretlemek, iz
market piyasa, pazar, market
marketing pazarlama
marriage evlilik
marry evlenmek
married evli
mass kitle, küme
massive iri, ağır
master usta, efendi
match karşılaştırmak, eşlemek
matching eşleştirme
mate eşlemek, eş, arkadaş
material malzeme, maddi
mathematics matematik
matter önemli, madde
maximum azami, en fazla
may olası, mümkün
May Mayıs
maybe olabilir, belki
mayor belediye başkanı
me ben, bana, beni
meal yemek, öğün
mean kastetmek
meaning anlam, kasıt
means araç, vesile, anlamına gelmek
meanwhile bu arada, o esnada
measure ölçmek, ölçü
measurement ölçüm, ölçme
meat et
media medya, basın
medical tıbbi
medicine tıp, ilaç
medium orta, ortalama
meet karşılamak, tanışmak
meeting toplantı, buluşma
melt eritmek, erimek
member üye
membership üyelik, üyeler
memory bellek, hafıza, anı
mental zihinsel, ruhsal
mentally zihinsel olarak
mention anma, bahsetmek
menu tarife, yemek listesi
menü mere katkısız, sade
merely sadece, yalnız
mess karışıklık, dağınıklık, pislik
message mesaj
metal maden, metal
method usul, yöntem, metot
metre metre
mid orta
midday öğlen, öğle vakti
middle orta, ortadaki
midnight gece yarısı
might belki, olası
mild hafif, yumuşak
mile mil
military askeri
milk süt
milligram miligram
millimetre milimetre
mind aldırmak, akıl, zihin
mine mayın, benim, benimki
mineral mineral, maden, madeni
minimum asgari, en az, en düşük
minister bakan
ministry bakanlık
minor küçük, ikincil
minority azınlık
minute dakika
mirror ayna
miss kaçırmak
missing eksik, kayıp
mistake YANLIŞ yapmak, hata
mistaken yanlış, hatalı
mix karıştırmak, karışım
mixed karışık, karma
mixture karışım
mobile seyyar, hareketli
mobil mobile
phone cep telefonu
model numune, örnek olan
model modern modern, çağdaş
mom anne, ana
moment an
Monday Pazartesi
money para
monitor izlemek, ekran
month ay
mood ruh hali
moon ay, kamer
moral manevi, ahlaki
morally manevi olarak, ahlaken
more daha, daha fazla
moreover dahası, üstelik
morning sabah
most en, çoğu, en çok
mostly çoğunlukla
mother anne
motion hareket
motor motor
motorcycle motorsiklet
mount çıkmak, binmek, dağ
mountain dağ
mouse fare
mouth ağız
move hareket etmek, hareket
moving hareketli, hareket eden
movement hareket
movie film
movie theater sinema
Mr bay, bey, beyefendi
Mrs hanım, bayan, hanımefendi
Ms hanım, bayan, hanımefendi
much çok, fazla
mud çamur
multiply çarpmak, çarpma işlemi
murder öldürmek, cinayet
muscle kas
museum müze
music müzik
musical müzikli, müzikal
musician müzisyen
must meli malı (şart)
my benim
myself kendim, ben
mysterious gizemli, esrarengiz
mystery gizem, sır

“N” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “N” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
nail tırnak
naked çıplak
name isim vermek, isim
narrow dar
nation ulus, millet
national milli, ulusal
natural doğal, tabii
naturally doğal olarak
nature tabiat, doğa
navy donanma, deniz filosu
near yakın
nearby yakında
nearly neredeyse, hemen hemen
neat temiz, zarif
neatly temiz, temizce
necessary gerekli
necessarily zorunlu olarak
neck boyun
need gerekmek, gerekli, ihtiyaç
needle iğne, ibre
negative olumsuz
negatif neighbour komşu
neighbourhood komşuluk, semt, çevre, muhit
neither hiçbiri, ikisi de değil
nephew erkek yeğen
nerve sinir
nervous sinirli, gergin
nervously sinirli olarak, gergin biçimde
nest yuvaya yerleşmek, yuva
net ağ, file
network ağ, şebeke
never asla, hiçbir zaman
nevertheless yine de, buna rağmen
new yeni
newly yeni, yakın zamanda
news haber
newspaper gazete
next ardından, sonraki
next to bitişik, yanında
nice güzel, hoş
nicely güzelce, hoş
niece kız yeğen
night gece
no hayır
nobody kimse, hiç kimse
noise gürültü, ses
noisy gürültülü
noisily gürültüyle
non olmayan (olumsuz ön ek)
none yok, hiçbiri
nonsense saçmalık
no one kimse, hiç kimse
nor ne de
normal normal
normally normalde
north kuzeyinde, kuzey
northern kuzey
nose burun
not değil
note not etmek
not nothing hiç, hiçbir şey
notice bildirmek, ihtar, uyarı
take notice of dikkate almak
noticeable göze çarpan, farkedilebilir
novel roman
November Kasım
now şimdi, hemen
nowhere hiçbir yerde
nuclear nükleer, atom
number numara, sayı
nurse hemşire
nut ceviz

“O” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “O” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
obey itaat etmek, uymak
object itiraz etmek, nesne
objective objektif, nesnel
observation gözlem
observe gözlemek
obtain elde etmek
obvious açık, apaçık
obviously belli ki, apaçık
occasion fırsat, durum
occasionally bazen, ara sıra
occupy işgal etmek
occupied meşgul, dolu
occur oluşmak, meydana gelmek
ocean okyanus
o’clock saat
October Ekim
odd tuhaf, tek
oddly tuhaf bir şekilde
of yüzünden, nin, den
off kapalı
offence saldırı, suç
offend gücendirmek, kırmak
offensive saldırgan, kötü
offer teklif etmek, teklif
office ofis, büro
officer memur
official resmi
officially resmen, resmi olarak
often sık sık, sıklıkla
oil yağ, petrol, gaz
OK tamam
old eski, yaşlı
old fashioned eski moda, modası geçmiş
on üstünde, üzerinde
once bir kere, bir zamanlar, hemen
one bir
one another bir başka, birbirine
onion soğan
only sadece, tek
onto üstüne, üzerine
open açmak, açık
openly açıkça
opening açılış
operate çalıştırmak, işletmek
operation işlem, operasyon
opinion görüş, fikir
opponent rakip, karşı taraf
opportunity fırsat
oppose karşı çıkmak
opposing karşı, karşılıklı
opposed to karşı
opposite karşı, karşısında, ters, zıt
opposition muhalefet, karşıtlık
option seçenek, opsiyon or veya, ya da
orange turuncu, portakal
order sipariş vermek, sipariş, düzen, sıra, emir
ordinary sıradan, olağan, normal
organ organ, uzuv
organization organizasyon, örgüt
organize düzenlemek, ogranize etmek
organized düzenli, örgütlü
origin köken, menşei
original özgün, orijinal
originally aslında, aslen other başka, diğer
otherwise aksi takdirde, yoksa, başka türlü
ought to meli malı (ought to walk = yürümeli)
our bizim
ours bizimki, bizimkiler
ourselves kendimiz, bizler, kendimize
out dışarı, dışarıda
outdoors açık havada, dışarıda
outdoor açık hava, dışarısı
outer dış, harici
outline özetlemek, taslak, özet
output çıktı, üretim
outside dışında, dış, dışarıda
outstanding seçkin, göze çarpan
oven fırın, ocak
over fazla, aşırı, üzerine, üzerinde
overall bir uçtan bir uca, etraflı, tam
overcome üstesinden gelmek, atlamak, halletmek
owe borçlu olmak, minnettar olmak
own sahip olmak, öz, kendisinin, kendi
owner sahip, mal sahibi

“P” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “P” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
peni kuruş (kısaca)
pace hız, adım, yürüyüş
pack paketlemek, paket, ambalaj
package paketlemek, paket, koli
packaging paketleme
packet paket, bohça, çıkın
page sayfa
pain ağrı, acı
painful acı verici, üzücü
paint boyamak, boya
painting boyama, resim
painter ressam, boyacı
pair çift, eş
palace saray
pale soluk, solgun
pan tava
panel panel, pano, levha
pants pantolon
paper kağıt
parallel paralel
parent ebeveyn
park park etmek, park
parliament meclis, parlamento
part parça, bölüm
take part in yeralmak, katılmak
particular özel, belirli
particularly özellikle, bilhassa
partly kısmen
partner ortak, eş
partnership ortaklık
party parti
pass geçmek, geçiş
passing geçiş, geçen, geçici
passage geçit
passenger yolcu, gezgin
passport giriş izni
pasaport past geçecek şekilde, geçmiş, geçe
path yol, patika
patience sabır
patient hasta, sabırlı
pattern model, kalıp, desen
pause duraklamak, durma
pay ödemek, ödeme
payment ödeme
peace barış, huzur
peaceful huzurlu, sakin
peak tepe, zirve
pen kalem, tükenmez kalem
pence peni, sent, kuruş
pencil kalem, kurşun kalem
penny peni, kuruş
pension emeklilik, pansiyon
people insanlar, halk
pepper biber per başına, göre
percent yüzde
perfect mükemmel
perfectly kusursuzca, mükemmel bir şekilde
perform yapmak, uygulamak
performance verim, performans
performer sanatçı, oyuncu
perhaps belki, muhtemelen
period dönem, süre, periyot
permanent kalıcı, sürekli, daimi
permanently kalıcı olarak, daimi olarak
permission izin, müsaade, ruhsat
permit izin vermek, olanak vermek
person kişi, şahıs
personal kişisel, özel
personally şahsen, bizzat
personality kişilik, karakter
persuade ikna etmek, inandırmak, kandırmak
pet evcil hayvan
petrol benzin
phase faz, aşama, evre
philosophy felsefe, dünya görüşü
phone telefon
photocopy fotokopi
photograph fotoğraflamak, fotoğrafını çekmek, fotoğraf
photographer fotoğrafçı
photography fotoğrafçılık
phrase ifade, tabir
physical fiziksel, fiziki
physically fiziksel olarak, bedenen
physics fizik
piano piyano
pick seçmek, toplamak
picture resim, görüntü
piece parça, bir parça
pig domuz
pile yığmak, istif
pill hap, ilaç
pilot pilot, kılavuz
pin tutturmak, pim, iğne
pink pembe
pipe boru, pipo, baca, düdük
pitch saha, zift, perde, eğim
pity yazık, merhamet, acıma
place yerleştirmek, yer, mekan
plain düz, sade
plan planlamak, plan, taslak
planning planlama, tasarım
plane uçak
planet gezegen
plant dikmek, ekmek, bitki, tesis, fabrika
plastic plastik, naylon
plate plaka, levha
platform platform, rampa, podyum
play oynamak, çalmak, oyun
player oyuncu
pleasant hoş, keyifli, güzel
pleasantly hoşça
please lütfen, memnun etmek
pleasing hoş, memnuniyet verici
pleased memnun, hoşnut
pleasure zevk, keyif
plenty bol, bolluk, çok
plot yerini belirlemek, arsa, parsel, plan
plug fiş, tıpa, priz
plus artı, fazlalık, fazla, ayrıca
pm öğleden sonra
pocket cep, torba, kese
poem şiir
poetry şiir, şiir sanatı
point doğrultmak, nokta, puan
pointed sivri, sivri uçlu, keskin
poison zehirlemek, zehir
poisonous zehirli, fesat
pole direk, sırık
police polis
policy politika, siyaset, poliçe, tedbir
polish Lehçe, parlatma, cilalama
polite kibar, nazik, terbiyeli
politely kibarca, nazikçe
political siyasi, politik
politically politik olarak, kurnazca
politician politikacı, devlet adamı
politics siyaset, politika
pollution kirlenme, çevre kirliliği
pool havuz, bilardo
poor yoksul, kötü, zayıf
pop popüler, pop müzik popular popüler, sevilen
population nüfus
port liman, iskele
pose poz vermek, poz, duruş
position pozisyon, konum
positive olumlu, pozitif
possess sahip olmak, hakim olmak
possession sahiplik, sahip olma, kontrol altına alma
possibility olasılık, ihtimal
possible mümkün, olası
possibly muhtemelen, belki
post postalamak, posta, ileti
post office postane
pot tencere, kap, çömlek
potato patates
potential potansiyel, olası
potentially potansiyel olarak
pound pound, sterlin, libre
pour dökmek, boşaltmak, akıtmak
powder toz, pudra, barut
power güç, enerji
powerful güçlü, kuvvetli
practical pratik, uygulamalı
practically pratikte, hemen hemen
practice uygulama, pratik
practise uygulama, pratik
praise övme, övgü
prayer namaz, dua, ibadet
precise kesin, tam, kusursuz
precisely tam, kesin olarak, kesinlikle
predict tahmin etmek
prefer tercih etmek
preference tercih
pregnant hamile
premises tesisler, mülk, arazi
preparation hazırlık
prepare hazırlamak
prepared hazırlanmış
presence mevcudiyet, varlık
present sunmak, hediye, mevcut, şimdiki
presentation sunum
preserve muhafaza etmek, korumak
president başkan, cumhurbaşkanı
press basmak, basın
pressure basınç
presumably muhtemelen
pretend numara yapmak, yapar gibi görünmek
pretty oldukça, güzel
prevent önlemek, engel olmak
previous önceki, geçmiş
previously önceden, evvelce
price fiyat
pride gurur
priest rahip, papaz, keşiş
primary birincil, temel primarily öncelikle, başlıca
prime minister başbakan
prince prens, şehzate princess prenses
principle prensip
print yazdırma, baskı
printing baskı, basma
printer yazıcı, matbaa
prior önce, önceki
priority öncelik
prison hapis, cezaevi
prisoner mahkum, tutsak, esir
private özel, gizli
privately özel olarak
prize ödül, ikramiye
probable muhtemel, olası
probably muhtemelen
problem sorun, problem
procedure prosedür, işlem
proceed ilerlemek, devam etmek
process süreç, işlemek
produce üretmek, yetiştirmek
producer üretici, yapımcı
product ürün
production üretim, yapım
profession meslek, iş
professional profesyonel, uzman
professor profesör profit kar, gelir
program program, yazılım
programme program, yazılım
progress ilerlemek, gelişim
project yansıtmak, tasarlamak, proje
promise söz vermek, söz
promote desteklemek, yükseltmek, terfi ettirmek
promotion promosyon, tanıtım, terfi
prompt yönlendirmek, hemen, çabuk
promptly derhal, tez
pronounce söylemek, telaffuz
pronunciation telaffuz, söyleniş
proof kanıt, ispat
proper uygun, DOĞRU
properly uygun şekilde, DOĞRU dürüst
property emlak, mülk, özellik
proportion oran, orantı
proposal teklif, öneri
propose teklif etmek, önermek
prospect olasılık, ihtimal
protect korumak, savunmak
protection koruma, korunma
protest protesto etmek, protesto, itiraz
proud gururlu, onurlu
proudly gururla, iftiharla
prove kanıtlamak, ispatlamak
provide sağlamak, temin etmek
provided sağlanan
providing şartıyla, koşuluyla
pint sıvı ölçüsü, pint
pub bar, birahane, meyhane
public kamu, halk, genel
publicly alenen
publication yayın, yayınlama
publicity tanıtım, tanıtma
publish yayınlamak, yayınla, basmak
publishing yayıncılık
pull çekmek, çekme
punch yumruklamak, yumruk
punish cezalandırmak, ceza vermek
punishment ceza, cezalandırma
pupil öğrenci, stajyer, göz bebeği
purchase satın almak, satın alma, alım
pure saf, temiz
purely sadece, yalnızca
purple mor, morumsu
purpose amaç, kasıt
pursue takip etmek, sürdürmek
push itmek, zorlamak, itme
put koymak, yerleştirmek
put on giymek, takınmak, abartmak
put out söndürmek, sönmüş, çıkarmak

“Q” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “Q” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
qualification nitelik, yeterlik, vasıf
qualify nitelemek, yeterlik kazanmak
qualified nitelikli, kaliteli, yetkili
quality kalite, nitelik
quantity miktar, nicelik
quarter çeyrek, mahalle, bölge
queen kraliçe
question sorgulamak, soru, sorun
quick hızlı, çabuk, seri
quickly çabucak, hızla
quiet sessiz, sakin, huzurlu
quietly sessizce, yavaşça
quit çıkmak, bırakmak
quite epeyce, tamamen
quote alıntı yapmak

“R” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “R” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
race yarışmak, yarış, ırk
racing yarış, yarışma
radio radyo, telsiz
rail demiryolu, ray
railway demiryolu, trenyolu
rain yağmur yağmak, yağmur
raise yükseltmek, artırmak
range aralık, menzil, alan
rank sayılmak, rütbe, sıra, derece
rapid hızlı, çabuk, seri
rapidly hızla, seri şekilde
rare nadir, ender, seyrek
rarely nadiren, seyrek olarak
rate fiyat belirlemek, oran, sınıf
rather daha doğrusu, oldukça, aksine
rather than ziyade, daha çok, bundan çok
raw ham, çiğ, saf, işlenmemiş
re yeniden (önek)
reach ulaşmak, yetişmek, erişmek
react tepki, karşı etki
reaction reaksiyon, tepki, tepkime
read okumak, anlamak
reading okuma, ölçüm
reader okuyucu, okur
ready hazır, hazırlıklı
real gerçek, reel, asıl
really gerçekten, aslında, cidden
realistic gerçekçi, realist
reality gerçeklik, realite
realize farkına varmak, anlamak
rear arka, geri, arkadaki
reason sebep, neden, gerekçe
reasonable makul, mantıklı
reasonably oldukça, makul bir şekilde, epey
recall hatırlamak, hatırlatmak, geri çağırmak
receipt fiş, makbuz, alındı
receive teslim almak, almak, ağırlamak
recent son, yeni
recently son günlerde, geçenlerde, yakınlarda
reception resepsiyon, karşılama, kabul
reckon saymak, hesaba katmak
recognition tanıma, tanınma, tanıtma
recognize tanımak, farkına varmak, farketmek
recommend önermek, tavsiye etmek
record kaydetmek, kayıt, rekor
recording kayıt, ses kaydı, bant
recover kurtarmak, geri kazanmak, iyileşmek
red kırmızı, kızıl
reduce azaltmak, düşürmek, küçültmek
reduction azalma, indirgeme
refer to başvurmak
reference referans, ilgi, başvurma, gönderme
reflect yansıtmak, düşünmek, aksettirmek
reform düzeltmek, reform yapmak, reform, ıslah
refrigerator buzdolabı, soğutucu
refusal red, reddetme, inkar
refuse reddetmek, geri çevirmek
regard saymak, saygı
regarding ilgili, ilişkin, hakkında
region bölge, yöre, alan, çevre
regional bölgesel, yöresel, yerel
register kaydetmek, sicil, kütük
regret pişman olmak, pişmanlık, üzüntü
regular düzenli, olağan
regularly düzenli olarak, devamlı, muntazaman
regulation düzenleme, ayarlama
reject reddetmek, geri çevirmek
relate ilgili olmak, bağlı olmak
related ilişkili, ilgili
relation ilişki, bağlantı, bağ
relationship ilişki, bağ, yakınlık, akrabalık
relative akraba, yakın
relatively nispeten, göreceli
relax rahatlamak, dinlenmek
relaxed rahatlamış, rahat
relaxing rahatlatıcı, dinlendirici
release bırakmak, serbest bırakmak, salıverme
relevant ilgili, uygun
relief rahatlama, yardım, kurtarma
religion din, inanç
religious dini, dinsel, dindar
rely on güvenmek, itimat etmek
remain kalmak, sürdürmek
remaining kalan, artan
remains kalıntılar, kalanlar
remark açıklamak, söylemek, belirtmek, dikkat, uyarı
remarkable dikkate değer, olağanüstü
remarkably dikkate değer biçimde
remember hatırlamak, anımsamak
remind hatırlatmak, aklına getirmek
remote uzak
removal çıkarma, giderme, uzaklaştırma
remove kaldırmak, çıkarmak
rent kiralamak, kiraya vermek, kira, kira bedeli
rented kiralanmış
repair tamir etmek, onarmak, onarım, tamir
repeat tekrarlamak, yinelemek
repeated tekrarlanan, yinelenen
repeatedly tekrar tekrar, defalarca
replace değiştirmek, yerine koymak
reply cevap vermek, cevap, yanıt
report bildirmek, rapor etmek, rapor, bildiri, haber
represent temsil etmek
representative temsilci
reproduce çoğaltmak, yeniden üretmek
reputation itibar, ün
request istemek, istek, talep
require istemek, gerektirmek, zorunlu tutmak
requirement gereksinim, koşul
rescue kurtarmak, kurtarma, yardım
research araştırma
reservation rezervasyon, yer ayırma
reserve ayırmak, rezerv, ihtiyat
resident oturan, yerli, yerleşik
resist direnmek, karşı koymak
resistance direnç, rezistans, dayanıklılık
resolve çözmek, halletmek
resort dinlenme tesisi, tatil yeri
resource kaynak
respect saygı göstermek, saygı
respond cevap vermek, yanıtlamak
response yanıt, tepki, karşılık
responsibility sorumluluk, yükümlülük
responsible kaynak
rest dinlenmek
restaurant restoran, lokanta
restore onarmak
restore etmek
restrict kısıtlamak, sınırlamak
restricted kısıtlı
restriction kısıtlama
result sonuç
retain sürdürmek
retire emekli olmak
retired emekli
retirement emeklilik
return geri dönmek, dönüş
reveal ortaya çıkarmak, ifşa etmek
reverse ters, geri
review gözden geçirmek, eleştiri
revise düzeltme yapmak, gözden geçirmek
revision tashih, gözden geçirme
revizyon revolution ihtilal, devrim
reward ödül
rhythm ritim
rice pilav
rich zengin
rid kurtulmak
ride sürmek, binmek
riding binme, binicilik
rider binici, bisikletçi, atlı
ridiculous gülünç, komik, saçma
right sağ, doğru, haklı
rightly haklı olarak, kesin olarak
ring yüzük, halka, çember
rise artış, yükseliş
risk risk, tehlike
rival rakip, hasım
river nehir
road yol, karayolu
rob soymak, çalmak
rock kaya, taş
role rol
roll yuvarlama, rulo, silindir
romantic romantik, duygusal
roof çatı, dam
room oda, boş yer
root kök, temel, kaynak
rope ip, halat
rough kaba, pürüzlü
roughly kabaca
round boyunca, tur, daire, yuvarlak
rounded yuvarlak
route rota, yol, güzergah
routine rutin, sıradan
row sıra, dizi
royal kraliyet, asil
rub ovmak, ovalamak
rubber lastik, kauçuk
rubbish zırva, saçmalık
rude kaba, terbiyesiz
rudely kabaca, terbiyesizce
ruin bozmak, yıkmak, harabe, yıkıntı
ruined harap, yıkılmış
rule yönetmek, kural, hüküm
ruler cetvet, hükümdar, yönetici
rumour söylenti, dedikodu, rivayet
run koşmak, çalıştırmak, koşu
running çalışma, koşu
runner koşucu, atlet
rural kırsal, köy
rush acele etmek, acele

“S” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “S” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
sack soymak, çuval, torba
sad üzgün, hüzünlü
sadly ne yazık ki, acı bir şekilde
sadness üzüntü, hüzün
safe güvenli
safely güvenli bir şekilde
safety emniyet, güvenlik
sail yelkenli ile gitmek, gemi ile yolculuk, yelken
sailing yelkencilik
sailor denizci
salad salata
salary maaş, ücret
sale satış
salt tuz
salty tuzlu same aynı, benzer
sample örnek, numune
sand kum
satisfaction memnuniyet, tatmin
satisfy tatmin etmek
satisfied memnun, tatmin olmuş
satisfying tatmin edici, doyurucu
Saturday Cumartesi
sauce sos
save kurtarmak, korumak
saving tasarruf, kurtarma
say söylemek
scale ölçek, skala
scare korkmak, korku
scared korkmuş, ürkmüş
scene sahne, olay yeri
schedule zamanlamak, program
scheme şema, plan, düzen
school okul
science bilim, fen
scientific bilimsel, ilmi
scientist bilim adamı
scissors makas
score çizmek, skor, puan
scratch kazımak, çizik
scream haykırmak, bağırmak, çığlık
screen ekran, perde
screw vidalamak, vida
sea deniz
seal mühürlemek, mühür
search aramak, arama
season sezon, mevsim
seat koltuk, oturma yeri
second ikinci
secondary ikincil
secret sır, giz, gizli
secretly gizlice
secretary sekreter, yazman
section bölüm, kesit
sector sektör, bölge
secure korumak, güvenli, güvenilir
security güvenlik
see görmek, anlamak, bakmak
seed tohum, çekirdek
seek aramak, araştırmak
seem görünmek, gibi görünmek
select seçmek, ayıklamak
selection seçim
self öz, kendi, kişilik
sell satmak
senate senato
senator senatör
send göndermek, yollamak
senior üst, kıdemli
sense duyu, duygu, his, algı
sensible mantıklı, makul
sensitive hassas, duyarlı
sentence cümle
separate ayırmak, ayrı
separated ayrık
separately ayrı ayrı
separation ayrılma, ayrılık
September Eylül
series dizi, seri
serious ciddi, cidden
seriously cidden, ciddi olarak
servant hizmetçi, kul
serve hizmet vermek,
servis yapmak
service hizmet, servis
session oturum, toplantı, celse
set ayarlamak,
set, takım, grup, seri
settle yerleşmek, yetinmek
several birkaç, bir takım
severe şiddetli, ağır
severely şiddetli bir şekilde
sew dikmek
sewing dikiş
sex cinsiyet, seks
sexual cinsel
sexually cinsel olarak
shade gölge, ton
shadow gölge, karanlık
shake sallamak, sarsmak, çalkalamak
shall acak, eceki, meli, malı
shallow sığ, yüzeysel
shame utanç, ayıp, yazık
shape şekil, biçim
shaped şekilli, biçimli
share paylaşmak, pay, hisse
sharp keskin, net
sharply kesin bir şekilde
shave tıraş olmak
she o (kadın)
sheep koyun
sheet çarşaf
shelf raf, pervaz
shell kabuk, kovan, deniz kabuğu
shelter barınmak, barınak, sığınak
shift değiştirmek, vites değiştirmek, vardiya, mesai
shine parlamak, ışık saçmak
shiny parlak, aydınlık
ship gemi
shirt gömlek
shock şok, darbe
shocking şok edici, korkunç
shocked sarsılmış, şok olmuş
shoe ayakkabı, pabuç
shoot çekmek, vurmak, ateş etmek
shooting çekim, atış, atıcılık
shop alışveriş yapmak, mağaza, dükkan
shopping alışveriş
short kısa
shortly kısaca
shot çekim, atış
should meli, malı
shoulder omuz
shout bağırmak, bağırış
show göstermek, gösteri, şov
shower duş, sağanak
shut kapatmak, kapalı
shy utangaç
sick hasta
side taraf, yan
sideways yandan, yanlamasına
sight görme, görüş, manzara
sign imzalamak, işaret etmek, işaret, iz
signal sinyal vermek, işaret etmek, sinyal, işaret
signature imza
significant önemli, anlamlı
significantly önemli ölçüde
silence sessizlik, suskunluk
silent sessiz, suskun
silk ipek
silly aptal, aptalca
silver gümüş, gümüş kaplama
similar benzer, benzeyen
similarly benzer şekilde
simple basit, kolay, yalın
simply basitçe, sadece since beri, den beri
sincere samimi, içten
sincerely samimi olarak, içtenlikle
sing söylemek, şarkı söylemek
singing şarkı söyleme
singer şarkıcı
single tek, yalnız, bekar
sink batırmak, batmak, lavabo
sir sayın, beyefendi
sister kız kardeş
sit oturmak
sit down otur
site alan, yerleşim yeri
situation durum, hal
size boyut, beden
sized boyutlu
skilful becerikli, yetenekli
skilfully ustaca
skill beceri, yetenek
skilled yetenekli, vasıflı
skin cilt, deri
skirt etek
sky gökyüzü, gök, hava
sleep uyumak, uyku
sleeve kol, elbise kolu
slice dilimlemek, dilim
slide kaydırmak
slight hafif, küçük
slightly hafifçe, biraz
slip kaymak, kaçırmak, atlatmak
slope eğimli olmak, eğim, meyil s
low yavaş, ağır
slowly yavaşça, yavaş yavaş
small küçük, az, ufak
smart akıllı, zeki
smash parçalamak, ezmek, parçalanma
smell koklamak, sezmek, koku
smile gülümsemek, gülüş
smoke sigara içmek, tütmek, duman, sigara
smoking sigara içme, tütme
smooth pürüzsüz, düzgün, düz
smoothly pürüzsüzce, düzgünce, kolayca
snake yılan
snow kar yağışı, kar
so böyle, bu yüzden
so that böylece
soap sabun
social sosyal, toplumsal
socially sosyal olarak
society toplum, topluluk
sock çorap
soft yumuşak, hafif
softly usulca
software yazılım
soil toprak, kir, leke
soldier asker, er
solid katı, sağlam
solution çözüm, çözelti, solüsyon
solve çözmek
some bazı, biraz
somebody birisi
somehow bir şekilde, her nasılsa
something bir şey
sometimes bazen, ara sıra
somewhat biraz, bir miktar
somewhere bir yerde, herhangi bir yerde
son oğul, erkek evlat
song şarkı
soon yakında, hemen
sore ağrılı, acıyan
sorry üzgün, pişman
sort sınıflandırmak, tür, çeşit
soul ruh
sound çalmak, ses
soup çorba
sour ekşi
source kaynak
south güney
southern güneyli
space uzay, alan, yer
spare yedek parça, yedek
speak konuşmak, söylemek
spoken konuşulmuş
speaker konuşmacı, sözcü, hoparlör
special özel, has
specially özellikle
specialist uzman
specific özel, belirli
specifically özellikle
speech konuşma
speed hız, sürat
spell hecelemek, büyü, sihir
spelling heceleme, imla
spend harcamak
spice baharat, çeşni
spicy baharatlı
spider örümcek
spin döndürmek, çevirmek
spirit ruh, hayalet
spiritual manevi, ruhsal, ruhani
spite inat, nispet, kin
split bölmek, bölünme, yarık
spoil bozmak, şımartmak
spoon kaşık, kepçe
sport spor
spot nokta, yer, leke, benek
spray sprey, püskürtücü
spread yaymak, yayılmak
spring ilkbahar
square meydan, kare, bağdaşmak
squeeze sıkmak, sıkıştırmak, sıkma
stable ahır, istikrarlı, kararlı
staff kadro, personel
stage sahne, ortam, evre
stair merdiven, kademe
stamp damgalamak, damga, pul, kaşe
stand durmak, ayakta durmak, duruş,
sehpa stand up ayağa kalk
standard standart, normal
star yıldız olmak, yıldız
stare bakmak, gözünü dikme
start başlatmak, başlangıç
state belirtmek, devlet, eyalet
statement beyan, ifade, açıklama
station istasyon, gar
statue heykel
status durum, hal
stay kalmak, durmak, kalma
steady istikrarlı, sabit, sürekli
steadily sürekli
steal çalmak, aşırmak, hırsızlık yapmak
steam buhar, buğu
steel çelik
steep dik, sarp
steeply dik
steer yönlendirmek, yönetmek, idare etmek
step adım atmak, adım
stick yapışmak, sopa, çubuk
stick out dışarı çıkmak
sticky yapışkan, yapış yapış
stiff katı, sert
stiffly sertçe
still yine, hala, hareketsiz
sting sokmak, acı, batma, iğne stir karıştırmak
stock stok, malzeme, hisse senedi
stomach karın, mide s
tone taş
stop durdurmak, durak, durma
store depolamak, depo, mağaza storm fırtına, kasırga
story öykü, hikaye
stove soba, ocak, fırın
straight düz, dümdüz
strain gerginlik, zorlanma
strange yabancı, garip strangely garip bir şekilde
stranger yabancı
strategy strateji, taktik
stream akarsu, akıntı, aktarım
street sokak, cadde
strength kuvvet, güç
stress sıkıştırmak, stres, gerilme
stressed stresli
stretch germek, uzatmak
strict sıkı, katı
strictly kesinlikle, tam olarak
strike çarpmak, vurmak, grev
striking dikkat çekici, çarpıcı
string ip, sicim
strip soymak, soyunmak, şerit, bant
stripe şerit, çizgi, çubuk striped çizgili
stroke okşamak, sıvazlamak, inme, felç
strong güçlü, kuvvetli
strongly şiddetle, kuvvetle, kuvvetlice
structure yapı, bina
struggle savaşmak, boğuşmak, mücadele
student öğrenci studio stüdyo
study çalışmak, araştırma
stuff şey, madde, eşya
stupid aptal, salak
style stil, tarz subject konu, özne, denek
substance madde, cisim, öz
substantial varlıklı, sağlam, dayanıklı
substantially esasen, oldukça, aslında
substitute yerine geçmek, yedek oyuncu, vekil
succeed başarmak, başarılı olmak
success başarı
successful başarılı
successfully başarıyla
such böylesine, çok, oldukça
such as örneğin, gibi
suck emmek, çekmek
sudden ani, birden, ansızın
suddenly aniden, birdenbire
suffer acı çekmek, katlanmak
suffering acı, dert, ızdırap
sufficient yeterli, kafi
sufficiently yeteri kadar, yeterince
sugar şeker
suggest önermek, tavsiye etmek
suggestion telkin, öneri
suit uymak, uygun, takım elbise
suited uygun, yeterli
suitable uygun, elverişli
suitcase bavul, valiz
sum toplam, tutar
summary özet, kısaltma
summer yaz, yaz mevsimi
sun güneş
Sunday pazar, pazar günü
superior üst, üstün, üstteki
supermarket süpermarket
supply besleme, tedarik, arz
support desteklemek, destek, yardım
supporter destekçi, taraftar
suppose sanmak, varsaymak
sure elbette, kesinlikle, kesin make
sure emin olmak
surely elbette, muhakkak
surface yüzey
surname soyisim
surprise şaşırtmak, sürpriz
surprising şaşırtıcı
surprisingly şaşırtıcı bir şekilde
surprised şaşırmış
surround kuşatmak, sarmak
surrounding çevreleyen, kuşatan
surroundings çevre, etraf
survey incelemek, araştırmak, anket
survive hayatta kalmak
suspect şüphelenmek, şüpheli
suspicion şüphe, kuşku
suspicious şüpheli, kuşkulu
swallow yutmak, yutkunmak
swear yemin etmek
swearing küfür, küfretme, sövgü
sweat terlemek, ter
sweater kazak sweep süpürmek
sweet tatlı, güzel, hoş
swell şişmek, kabarmak, büyümek
swelling şişme, şişlik
swollen şişmiş, şişkin
swim yüzmek
swimming yüzme
swimming pool yüzme havuzu
swing sallanmak, savurmak, salınmak
switch değiştirmek, şalter
switch off kapatmak
switch on açmak
symbol sembol, simge
sympathetic sempatik, sevimli
sympathy sempati
system sistem

“T” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “T” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
table tablo, masa, sofra
tablet tablet, hap
tackle ele almak, uğraşmak, takım, donanım tail kuyruk
take almak, götürmek
take off çıkarmak
take over devralmak, üstlenmek
talk konuşmak, sohbet
tall uzun boylu, uzun
tank tank, depo, tüp tap dokunmak, musluk
tape kaset, bant, şerit
target hedef, amaç
task görev, iş
taste tatmak, tat, lezzet
tax vergilendirmek, vergi
taxi taksi
tea çay
teach öğretmek
teaching öğretim
teacher öğretmen
team takım, ekip
tear koparmak, yırtmak, gözyaşı
technical teknik
technique teknik, yöntem, usul
technology teknoloji
telephone telefon
television televizyon
tell söylemek, anlatmak
temperature hava sıcaklığı, sıcaklık
temporary geçici
temporarily geçici olarak
tend bakmak, yönelmek
tendency eğilim, meyil
tension tansiyon, gerilim, gerginlik
tent çadır
term terim, ifade
terrible korkunç, berbat
terribly berbat bir şekilde test sınamak,
test test
text metin
than den, dan, göre
thank teşekkür
thanks teşekkürler
thank you teşekkür ederim
that o, şu t
he o
theatre tiyatro
their onların
theirs onlarınki
them onlara, onları
theme tema, konu
themselves kendileri
then o zaman, daha sonra
theory teori, kuram
there orada, şurada
therefore öyleyse, bu nedenle
they onlar
thick kalın
thickly kalınca
thickness kalınlık
thief hırsız
thin ince, zayıf
thing şey, konu
think düşünmek, sanmak
thinking düşünme, düşünce, fikir
thirsty susuz, susamış
this bu
thorough kapsamlı, tam, eksiksiz
thoroughly iyice, tamamen
though gerçi, rağmen, karşın
thought düşünce, fikir
thread iplik, tel, başlık, en küçük iş birimi
threat tehdit, tehlike
threaten tehdit etmek, korkutmak
threatening tehditkar, tehdit eden
throat boğaz, gırtlak
through sayesinde, yüzünden
throughout boyunca, süresince
throw atmak, fırlatmak
throw away uzağa atmak, atmak
thumb baş parmak
Thursday Perşembe
thus böylece, bu nedenle
ticket bilet, etiket, fiş
tidy çekidüzen vermek, düzenli, derli toplu
tie bağlamak, bağ, kravat tie up bağlamak
tight sıkı, dar, gergin
tightly sıkıca till e kadar, şuana dek
time zaman, süre
timetable tarife, zaman çizelgesi
tin kala, teneke
tiny küçücük, minicik, minik
tip bağşiş vermek, bağşiş
tire yormak, yorulmak, lastik
tiring yorucu, eziyetli
tired yorgun, bitkin
title başlık, ünvan, sıfat to mek, mak, e göre
today bugün, günümüzde
toe ayak parmağı
together birlikte, beraber
toilet tuvalet
tomato domates
tomorrow yarın
ton ton, renk tonu
tone ton, ses tonu, ses, perde
tongue dil, lisan
tonight bu gece
tonne ton, bin kilo
too fazla, çok
tool araç, alet, parça
tooth diş
top üst, tepe, en yüksek
topic başlık, konu
total toplam, adet, tüm
totally tamamen, bütünüyle
touch dokunmak, dokunuş
tough sert, zorlu, dayanıklı
tour gezmek, tur, gezi
tourist turist
towards karşı, yönünde, e DOĞRU
towel havlu tower kule, kale, hisar
town şehir, kasaba
toy oyuncak
trace izlemek, iz, işaret
track rota, iz, pist, hat
trade ticaret yapmak,
ticaret, alım satım
trading ticaret, ticari, alışveriş
tradition gelenek
traditional geleneksel
traditionally geleneksel olarak
traffic trafik
train eğitmek, yetiştirmek, tren
training eğitim, egzersiz, antrenman
transfer aktarmak, transfer, devir
transform dönüştürmek
translate tercüme etmek, çevirmek
translation çeviri, tercüme
transparent şeffaf, saydam, transparan
transport taşımak, ulaşım, taşıma, nakliye
trap yakalamak, tuzak kurmak, tuzak, kapan
travel seyahat etmek, gezmek, seyahat, yolculuk
traveller gezgin, yolcu t
reat davranmak, tedavi etmek
treatment tedavi, muamele
tree ağaç trend eğilim, akım, gidişat, meyil
trial deneme, test, yargılama, duruşma
triangle üçgen
trick kandırmak, oyuna getirmek, hile, numara
trip çelme takmak, tökezlmek, yolculuk, gezi
tropical tropikal
trouble sorun, sıkıntı, bela, arıza
trousers pantolonlar
truck kamyon, yük vagonu
true gerçek, doğru, hakiki
truly tamamen, hakikaten, gerçekten
trust güvenmek, güven, itimat, inanma
truth gerçek, hakikat
try denemek, gayret etmek t
tube tüp, boru, metro Tuesday Salı
tune ayarlamak, akort etmek, melodi
tunnel tünel
turn çevirmek, dönmek, dönüş TV televizyon
twice iki defa
twin ikiz, çift
twist bükmek, sarmak, bükülme, bükme
twisted bükülmüş, kıvrımlı, burmalı
type daktilo ile yazmak, tip, tür
typical tipik, karakteristik
typically tipik
tyre lastik, tekerlek, araba lastiği

“U” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “U” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
ugly çirkin, kötü, iğrenç
ultimate nihai, son
ultimately sonuçta, en sonunda
umbrella şemsiye
unable aciz, gücü yetmez
unacceptable kabul edilemez
uncertain belirsiz, şüpheli
uncle amca, dayı
uncomfortable rahatsız, rahatsız edici
unconscious bilinçsiz, baygın
uncontrolled kontrolsüz, kontrol edilemeyen
under altında, aşağıda, altına, altından
underground yeraltı, gizli, yeraltında
underneath altında, altına
understand anlamak, kavramak
understanding anlayış, anlama, kavrayış
underwater sualtı
underwear iç çamaşırı
undo geri alma
unemployed işsiz, boşta, aylak
unemployment işsizlik
unexpected beklenmedik, umulmadık
unfair haksız, hileli
unfortunate talihsiz, şansız
unfortunately ne yazık ki, maalesef
unfriendly düşmanca, dostça olmayan
unhappiness mutsuzluk, üzüntü
unhappy mutsuz, üzgün
uniform uniforma, uniforma giymek
unimportant önemsiz, mühim olmayan
union birlik, sendika
unique benzersiz, eşsiz, özgün
unit birim, ünite unite birleştirmek, kaynaştırmak
united birleşik
universe evren, kainat, cihan, alem
university üniversite unkind kaba, sert
unknown bilinmeyen, meçhul
unless meğer ki, olmadıkça, olmazsa
unlike aksine, farklı
unlikely muhtemel olmayan, olası değil
unload boşaltmak, elden çıkarmak
unlucky şansız, uğursuz, talihsiz
unnecessary gereksiz, lüzumsuz
unpleasant hoş olmayan, tatsız
unreasonable mantıksız, makul olmayan
unsteady kararsız, düzensiz, istikrarsız
unsuccessful başarısız
untidy düzensiz, dağınık
until kadar, değin, dek
unusual olağan dışı, alışılmadık
unusually alışılmadık şekilde
unwilling isteksiz, gönülsüz
unwillingly isteksizce, istemeyerek
up yukarı, yukarıya
upon üzerine, üzerinde
upper üst, üstteki
upset devirmek, bozmak, üzgün, sinirli
upsetting üzücü
upside down tepe taklak, altüst
upstairs üst katta, yukarıda
upwards yukarı, yukarıya
upward yukarı, yukarıya
urban kentsel, şehre ait
urge zorlamak, dürtü, istek, arzu
urgent acil, ivedi
us biz, bize
use kullanmak, kullanım
used kullanılmış, eski
used to alışkın, alışkın olmak, eskiden
useful işe yarar, faydalı
useless işe yaramaz, faydasız
user kullanıcı
usual olağan, alışılmış
usually genelde, genellikle
unusual alışılmadık, olağandışı
unusually olağandışı olarak

“V” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “V” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
vacation tatil
valid geçerli, yürürlükte, yasal
valley vadi, dere
valuable değerli, kıymetli
value paha biçmek, değer, kıymet
van kamyonet, minibüs, karavan
variation varyasyon, değişim, çeşitlilik
variety çeşitlilik, çeşit
various çeşitli, birçok, türlü
vary değiştirmek, farklılık göstermek
varied çeşitli, değişik, farklı
vast geniş, çok büyük, uçsuz bucaksız
vegetable sebze, bitkisel
vehicle araç, taşıt, vasıta
venture tehlikeye atmak, risk, girişim
version versiyon, model
vertical dikey
very çok, en, tam
via aracılığıyla, üzerinden, yolu ile
victim kurban, mağdur kimse
victory zafer, galibiyet
video video v
iew görmek, bakmak, görünüm, görüntü, bakış
village köy
violence şiddet, zorbalık
violent şiddetli, sert, berbat
violently şiddetle
virtually sanal olarak, fiilen, aslında
virus virüs
visible görünür, gözle görülür
vision vizyon, görüş, ileriyi görme
visit ziyaret etmek, ziyaret, misafirlik
visitor ziyaretçi, misafir, konuk
vital hayati, yaşamsal
vocabulary kelime bilgisi, kelime haznesi
voice ses, söz
volume ses, hacim
vote oy vermek, oylamak, oy

“W” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “W” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
wage maaş, ücret
waist bel
wait beklemek
waiter garson
waitress kadın garson
wake uyanmak, uyandırmak, kalkmak
walk yürümek, yürüyüş
walking yürüme, yürüyüş
wall duvar, çeper, sur
wallet cüzdan
wander dolaşmak, gezmek, sayıklama
want istemek, arzulamak, arzu
war savaş
warm ısıtmak, sıcak, ılık
warmth sıcaklık, ısı
warn uyarmak
warning uyarı, ikaz
wash yıkamak
washing yıkama
waste harcamak, atık, kullanılmış
watch izlemek, seyretmek, saat, kol saati
water su
wave el sallamak, dalga
way yol, yön we biz
weak zayıf, güçsüz
weakness zayıflık
wealth varlık, servet, zenginlik
weapon silah
wear giymek, takmak, aşınma, yıpranma
weather hava durumu
web ağ, örümcek ağı
website internet sitesi
wedding düğün, nikah
Wednesday Çarşamba
week hafta
weekend hafta sonu
weekly haftalık
weigh tartmak weight ağırlık, yük, tartma
welcome hoşgeldiniz
well iyi, iyice, güzel as
well as yanısıra, hem de
well known iyi bilinen, tanınmış
west batı
western batılı
wet ıslak, yaş, nemli
what ne, hangi
whatever her neyse
wheel tekerlek, teker, çark
when ne zaman, iken
whenever her ne zaman
where nerede, nereye, nereden
whereas buna karşılık, halbuki
wherever her nerede, nerede olursa
whether eğer, ikisinden biri
which hangisi, hangi
while süre, zaman, iken, sırasında
whilst sırasında, iken, süresince
whisper fısıldamak, fısıltı
whistle ıslık çalmak, ıslık, düdük
white beyaz, ak
who kim, kimi, kime
whoever her kim, kim olursa
whole tüm, bütün, tam, toplu
whom kime, kimi
whose kimin
why neden, niçin
wide geniş, büyük, yaygın, enli
widely yaygın olarak, geniş ölçüde
width genişlik, en
wife eş, hanım
wild vahşi, yabani
wildly çılgınca
will dilemek, arzulamak, irade, niyet
willing istekli, gönüllü
willingly isteyerek, seve seve, kendi isteğiyle
willingness isteksiz
win kazanmak, kazanç, galip gelmek
winning kazanan, kazandıran
wind sarmak, rüzgar
wind up bitirmek, son vermek
window pencere, cam, vitrin
wine şarap
wing kanat
winner kazanan, galip, birinci
winter kış
wire tel
wise bilge, akıllı, bilgili
wish dilemek, istemek, istek
with ile, ile birlikte
withdraw çekmek, para çekmek, geri çekmek
within içinde, dahilinde, kapsamında
without olmadan, dışında, hariç
witness şahit olmak, tanık, şahit
woman kadın
wonder merak etmek, şaşmak
wonderful olağanüstü, harika
wood odun, tahta, kereste
wooden ahşap, tahta
wool yün
word kelime, sözcük, söz
work çalışmak, iş, eser
working çalışma, çalışan, işleyen
worker çalışan, işçi, emekçi
world dünya
worry endişelenmek, endişe, kaygı
worrying endişe verici, üzücü
worried endişeli, kaygılı
worse daha kötüsü, daha fena
worship ibadet etmek, tapınmak, ibadet
worth değer, değerinde, bedel, layık
would istemek, cekti, caktı (ek)
wound yaralanmak, yara
wounded yaralı, yaralanmış
wrap sarmak, paketlemek, örtmek
wrapping sarma, paketleme, sargı
wrist bilek
write yazmak
writing yazı, yazı yazma, yazarlık
written yazılı, yazılmış
writer yazar
wrong yanlış, hatalı
wrongly haksız yere, hatalı bir şekilde

“Y” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “Y” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
yard avlu, depo, ağıl
yawn esnemek
yeah evet
year yıl, sene
yellow sarı, sararmak
yes evet
yesterday dün
yet henüz, daha, yine de
you sen, size, sizi
young genç, küçük
your senin, sizin
yours seninki, sizinki, seninkiler, sizinkiler
yours truly saygılarımla, hürmetlerimle
yourself kendin, kendiniz
youth gençlik, gençler, genç

“X” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “X” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
yard avlu, depo, ağıl
yawn esnemek
yeah evet
year yıl, sene
yellow sarı, sararmak
yes evet
yesterday dün
yet henüz, daha, yine de
you sen, size, sizi
young genç, küçük
your senin, sizin
yours seninki, sizinki, seninkiler, sizinkiler
yours truly saygılarımla, hürmetlerimle
yourself kendin, kendiniz
youth gençlik, gençler, genç

“Z” ile Başlayan İngilizce Kelimeler

İngilizcede en sık ve en çok kullanılan “Z” harfi ile başlayan İngilizce kelimeler, İngilizce kelimelerin seviyesi, Türkçe anlamı ve örnek cümleler;

İngilizce Kelimeler İngilizce Kelime Seviyesi Türkçesi Örnek Cümle
zero sıfır
zone alan, mıntıka

Bu sayfada en çok arananlar:

ingilizce kelimeler | ingilizce kelime listesi | ingilizcede en sık kullanılan 3000 kelime | oxford 3000 | oxford 3000 list | oxford 3000 pdf

Skıça Sorulan Sorular

6000 kelime hangi seviye?2024-03-15T23:24:06+03:00

İngilizcede 6000 kelime bilmek, C1 seviyesi olarak kabul edilir. C1 seviyesi, Avrupa Ortak Çerçeve Programı (CEFR) tarafından tanımlanan bir İngilizce dil seviyesidir. Bu seviyedeki kişiler:

  • Geniş bir yelpazede karmaşık ve soyut konuları anlayabilir ve konuşabilir.
  • Uzun ve ayrıntılı metinler okuyabilir ve yazabilir.
  • Akıcı ve doğal bir şekilde konuşabilir.
  • Dilbilgisi ve telaffuz konusunda oldukça yetkindir.
5000 kelime hangi seviye?2024-03-15T23:32:43+03:00

İngilizcede 5000 kelime bilmek, B2 seviyesine (Orta Üst Düzey) denk gelir. B2 seviyesi, Avrupa Ortak Çerçeve Programı (CEFR) tarafından tanımlanan bir İngilizce dil seviyesidir. Bu seviyede, günlük hayatta ve akademik ortamda karşılaşılan metinlerin %80-90’ını anlayabilir ve konuşabilirsiniz.

B2 seviyesinde:

  • Günlük hayatta ve iş hayatında karşılaşabileceğiniz birçok konuda akıcı bir şekilde konuşabilirsiniz.
  • Karmaşık metinleri anlayabilir ve yorumlayabilirsiniz.
  • Resmi ve gayri resmi e-postalar, mektuplar ve raporlar yazabilirsiniz.
  • Farklı aksanlarda İngilizceyi anlayabilirsiniz.
4000 kelime hangi seviye?2024-03-15T23:16:12+03:00

İngilizcede 4000 kelime bilmek, orta-üst seviye yani B2 seviyesi olarak kabul edilir. B2 seviyesi, Avrupa Ortak Çerçeve Programı (CEFR) tarafından tanımlanan bir İngilizce dil seviyesidir. Bu seviyedeki kişiler:

  • Genellikle günlük hayatta karşılaşılan tüm konularda konuşabilir.
  • Karmaşık fikirleri ve düşünceleri ifade edebilir.
  • Haberleri, filmleri ve kitapları anlayabilir.
  • Akademik makaleleri ve teknik dokümanları okuyabilir.
  • İş e-postaları yazabilir ve sunumlar yapabilir.

4000 İngilizce kelime bilgisinin yanında, B2 seviyesindeki kişilerin:

  • Gramer kurallarına hakim olması
  • Doğru telaffuza sahip olması
  • Kelimeleri farklı bağlamlarda kullanabilmesi
  • Dinleme, okuma, konuşma ve yazma becerilerinin gelişmiş olması

da beklenir.

3000 kelime hangi seviye?2024-03-15T23:14:09+03:00

İngilizcede 3000 kelime bilmek, orta-üst – B2 seviyesine denk gelir. B2 seviyesi, Avrupa Ortak Çerçeve Programı (CEFR) tarafından tanımlanan bir İngilizce dil seviyesidir. Bu seviyede, günlük hayatta ve akademik ortamda karşılaşılan metinlerin %80-90’ını anlayabilir ve konuşabilirsiniz.

B2 seviyesindeki birinin sahip olduğu beceriler:

  • Genel konularda akıcı ve tutarlı bir şekilde konuşabilir.
  • Karmaşık fikirleri ve kavramları anlayabilir ve ifade edebilir.
  • Ayrıntılı ve açıklayıcı metinler yazabilir.
  • Resmi ve gayri resmi ortamlarda uygun şekilde iletişim kurabilir.
2000 kelime hangi seviye?2024-03-15T23:13:26+03:00

İngilizcede 2000 kelime bilmek, B1 seviyesi olarak kabul edilir. B1 seviyesi, Avrupa Ortak Çerçeve Programı (CEFR) tarafından tanımlanan bir İngilizce dil seviyesidir. Bu seviyede, günlük hayatta ve akademik ortamda karşılaşılan metinlerin %80-90’ını anlayabilir ve basit sohbetler yapabilirsiniz.

2000 kelime ile yapabilecekleriniz:

  • Temel ihtiyaçlarınızı karşılamak için İngilizce konuşabilirsiniz.
  • Kendinizi ve ailenizi tanıtma, hava durumu, hobiler gibi basit konularda konuşma yapabilirsiniz.
  • Basit metinleri okuyabilir ve anlayabilirsiniz.
  • Basit talimatları anlayabilir ve uygulayabilirsiniz.
  • Mağazalarda, restoranlarda ve turistik mekanlarda iletişim kurabilirsiniz.
1000 kelime hangi seviye?2024-03-15T23:13:24+03:00

İngilizcede 1000 kelime bilmek, A2 seviyesine denk gelir. A2 seviyesi, Avrupa Ortak Çerçeve Programı (CEFR) tarafından tanımlanan bir İngilizce dil seviyesidir. Bu seviyede, temel günlük konuşma ve yazma becerilerine sahip olursunuz.

A2 seviyesinde:

  • Basit sohbetler edebilirsiniz.
  • Kendinizi ve ailenizi tanıtabilirsiniz.
  • Hava durumu, yemek, alışveriş gibi basit konularda konuşabilirsiniz.
  • Kısa ve basit metinler okuyabilir ve yazabilirsiniz.
  • Temel gramer kurallarını bilirsiniz.

1000 kelimeyi aşmak için:

  • Kelime öğrenmeye devam etmeniz önemlidir.
  • Kelime kartları, kelime oyunları ve kelime öğrenme uygulamaları gibi birçok farklı yöntem kullanabilirsiniz.
  • Gramer kurallarını öğrenmeniz ve telaffuzunuzu geliştirmeniz de önemlidir.
  • Mümkün olduğunca çok İngilizce konuşmaya ve yazmaya çalışın.
  • İngilizce 3000 kelime listesini inceleyin.
500 kelime hangi seviye?2024-03-15T23:05:30+03:00

İngilizce’de 500 kelime bilmek, A1 seviyesine denk gelir. A1 seviyesi, Avrupa Ortak Çerçeve Programı (CEFR) tarafından tanımlanan bir İngilizce dil seviyesidir. Bu seviyedeki bir kişi:

  • Yavaş ve anlaşılır bir şekilde konuşanlar ile basit düzeyde konuşabilir.
  • Her zaman tekrar ettiği rutinleri, günlük ifadeleri ve temel düzeyde konuşmaları gerçekleştirebilir.
  • İnsanlar ile tanışabilir, başkalarını tanıştırabilir, bunun ile ilgili, nerede oturduğu, nereli olduğu gibi temel konularda sorulara cevap verebilir.
İngilizce konuşabilmek için kaç kelime bilmek gerekir?2024-03-14T16:43:37+03:00

İngilizce konuşmak için kaç kelime bilmeniz gerektiği, ne tür bir konuşma yapmak istediğinize bağlıdır.

  • Basit sohbetler: Günlük hayatta basit sohbetler edebilmek için yaklaşık 500-1000 İngilizce kelime bilmeniz yeterli olabilir. Bu kelimeler selamlaşma, kendini tanıtma, hava durumu, aile, hobiler gibi temel konularda konuşmanıza yardımcı olacaktır.
  • Akıcı konuşma: Akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilmek için yaklaşık 3000-5000 İngilizce kelime bilmeniz gerekir. Bu kelimeler, günlük hayatta ve akademik ortamda karşılaşılan metinlerin %80-90’ını oluşturmaktadır.
  • Uzmanlık alanları: Tıp, hukuk, mühendislik gibi özel bir alanda İngilizce konuşabilmek için o alanla ilgili ek kelimeler ve terimler öğrenmeniz gerekir.

Kelime bilgisinin yanı sıra, İngilizce konuşabilmek için İngilizce gramer kurallarını da bilmeniz ve telaffuzunuzu geliştirmeniz önemlidir.

Oxford 3000 nedir?2024-03-14T16:33:38+03:00

İngilizce öğrenmenin en önemli adımlarından biri, en sık kullanılan İngilizce kelimeleri öğrenmektir. Oxford 3000, dil uzmanları ve deneyimli öğretmenler tarafından belirlenmiş, İngilizce’de en çok kullanılan 3000 kelimelik bir listedir. Bu kelimeler, günlük hayatta ve akademik ortamda karşılaşılan metinlerin %80-90’ını oluşturmaktadır. Aşağıaki linklerden ingilizce kelimeler listesine ulaşabilirsiniz;

 

 

İngilizcede kaç kelime var?2024-03-14T16:07:01+03:00

İngilizcede yaklaşık 1 milyon civarında kelime var. Bu 1 milyon kelimenin içerisinde terimler, madenler gibi detaylarda mevcut. Ama genelde dünyaca ünlü sözlüklerde bu sayı 300 bin ile 470 bin arasında değişir. Ama İngilizce konuşabilmek ve anlayabilmek için bu kadar kelime bilmene gerek yok. Yaklaşık 3,000 kelime bilmen yeterli. İngilizcedeki bu 3000 Kelime gündelik hayatta konuşulanların %95’ini rahatlıkla anlamanı sağlayacak.

Leave A Comment

Biz Sizi Arayalım!

Eğitimlerimiz hakkında sorularınız ve merak ettikleriniz için formu doldurmanız yeterli…

Formu doldurarak gizlilik politikamızı ve kvkk aydınlatma metnini
kabul etmiş sayılırsınız.

Yeniliklerden İlk Sen Haberdar Ol!

Yeni makaleleri ve İngilizce kursu kampanyalarını sana mail ile göndereceğiz.

Abone olarak, gizlilik politikasını ve kvkk aydınlatma metnini kabul etmiş sayılırsın.

Go to Top