İngilizce Sınavlarında Çıkacak Zarflar ve Türkçe Anlamları

İngilizce kursu vasıtası ile dil eğitimi alanların pek çoğu sınavlara hazırlık süreçlerini başarı ile atlatmak için kursa gitmektedirler. İngilizce sınavlarında ise değişmeyen bazı kurallar ve sorular vardır. İngilizce sınavlarında çıkacak zarflar yazımız İngilizce kurslarında daha detaylı işlenmektedir. İngilizce sınavlarında çıkacak zarflar devam ettiğiniz İngilizce kursu tarafından  ek çalışmalar yapılmaktadır. Peki, İngilizce sınavlarında çıkacak zarflar ve anlamları nelerdir? Öncelikle kısaca İngilizce zarf nedir ona bakalım.

İngilizce Sınavlarında Çıkacak Zarflar: İngilizce Zarf Nedir?

İngilizcede “Zarf” kelimesi “adverb” olarak adlandırılır. Zarf, bir cümlenin fiilini, sıfatını, başka bir zarfı veya bütün bir cümleyi değiştirerek, tamamlayarak veya açıklayarak anlamını değiştiren bir tür sözcüktür.

Zarflar, bir eylemin ne zaman, nasıl, nerede, niçin veya ne ölçüde gerçekleştiğini belirtmek için kullanılır. Zarflar, cümlenin anlamını zenginleştirerek, olayların veya durumların detaylarını açıklayarak veya vurgulayarak dilde önemli bir rol oynarlar. İngilizcede zarflar genellikle “-ly” takısı eklenerek oluştur

İngilizce Sınavlarında Çıkacak Zarflar ve Anlamları

İngilizce sınavlarına hazırlanırken İngilizce kursu desteği almak mutlaka gerekiyor. Özellikle hazırlık atlama kursu öğrencileri tarafından en çok zorlanılan konulardan biri ise zarflar olmaktadır. İngilizce sınavlarında çıkacak zarflar ve bunların Türkçe karşılıkları hakkında sizlere bir liste hazırlamak istedik. Ayrıca örnek cümle içinde kullanımları sizlere görsel aşinalık sunmaktadır.

İngilizce Sınavlarında Çıkacak Zarflar ve Anlamları
Adverbs (Zarflar) Sample sentences (Örnek Cümleler)
Significantly (önemli ölçüde) The new marketing campaign significally increased the company’s sales.

(Yeni pazarlama kampanyası şirketin satışlarını önemli ölçüde artırdı.)

Widely (yaygın şekilde) Social media is widely used for communication nowadays.

(Sosyal medya günümüzde yaygın şekilde iletişim için kullanılır.)

Especially (özellikle) I love all fruits, especially strawberries.

(Bütün meyveleri severim, özellikle çilekleri.)

Eventually (sonunda, nihayetinde) After a long journey, they eventually reached their destination.

(Uzun bir yolculuktan sonra, nihayetinde hedeflerine ulaştılar.)

Primarily (başlıca) The company is primarily focused on customer satisfaction.

(Şirket başlıca müşteri memnuniyetine odaklanır.)

Accurately (doğru biçimde, kesin olarak, tam olarak) He was able to accurately predict the outcome of the match.

(O, maçın sonucunu doğru bir biçimde tahmin edebildi.)

Respectively (sırasıyla) The first, second, and third winners of the competition were Mary, John, and Kate, respectively.

(Yarışmanın birinci, ikinci ve üçüncü kazananları sırasıyla Mary, John ve Kate idi.)

Hardly (zar zor, neredeyse hiç) He could hardly finish the race due to his injury.

(Sakatlığı nedeniyle yarışı zar zor bitirebildi.)

Constantly (sürekli olarak) The clock in the living room constantly ticks.

(Salondaki saat sürekli olarak tik tak sesi çıkarır.)

Dramatically (oldukça, epeyce) The temperature dropped dramatically during the night.

(Gece boyunca sıcaklık oldukça düştü.)

Rapidly (süratle, hızla, çarçabuk) The train rapidly approached the platform.

(Tren hızla perona yaklaştı.)

Innovatively (yenilikçi bir şekilde) The company is always trying to approach problems innovatively.

(Şirket her zaman problemlere yenilikçi bir şekilde yaklaşmaya çalışıyor.)

Suspiciously (kuşkuyla, şüpheyle) He looked at her suspiciously, wondering what she was up to.

(Ona kuşkuyla baktı, ne planladığını merak ediyordu.)

Offensively (saldırgan bir şekilde) He spoke offensively, hurting her feelings.

(Saldırgan bir şekilde konuştu, onun duygularını incitti.)

Fatally (ölümcül bir şekilde) The accident was fatally dangerous, resulting in several casualties.

(Kaza ölümcül derecede tehlikeliydi ve birkaç kişinin ölümüne yol açtı.)

Thoroughly (bütünüyle, tepeden tırnağa) She checked the document thoroughly before submitting it.

(Belgeyi göndermeden önce bütünüyle kontrol etti.)

Hazardously (tehlikeli bir şekilde) The workers were operating in a hazardously unsafe environment.

(İşçiler tehlikeli bir şekilde güvenli olmayan bir ortamda çalışıyorlardı.)

Cautiously (dikkatli bir şekilde) He proceeded cautiously on the icy road.

(Buzlu yolda dikkatli bir şekilde ilerledi.)

Dangerously (tehlikeli bir şekilde) She climbed the mountain dangerously without proper equipment.

(Uygun ekipman olmadan tehlikeli bir şekilde dağa tırmandı.)

Separately (ayrı bir şekilde) The items should be packed separately to avoid damage.

(Eşyalar zarar görmemesi için ayrı bir şekilde paketlenmeli.)

Favourably (olumlu bir şekilde) The movie reviews were favourably positive, attracting a large audience.

(Film eleştirileri olumlu bir şekilde çok sayıda izleyici çekti.)

Strictly (katı bir biçimde, şiddetle) The school enforces a strictly no-smoking policy on the premises.

(Okul binasında katı bir sigara içmeme politikasını uygular.)

Narrowly (zar zor bir şekilde, güç bela) He narrowly escaped the accident with only minor injuries.

(O, güç bela kazadan hafif yaralarla kurtuldu.)

Conventionally (geleneksel olarak) The ceremony was held conventionally, following the usual customs.

(Tören geleneksel olarak yapıldı, alışılagelmiş adetlere uygun olarak.)

Virtually (hemen hemen, neredeyse) The project was virtually completed before the deadline.

(Proje neredeyse zamanından önce tamamlandı.)

Distinctly (belirgin şekilde) Her voice was distinctly recognizable among the crowd.

(Onun sesi kalabalık içinde belirgin bir şekilde tanınabilir.)

Entirely (tümüyle) I agree with you entirely on this matter.

(Bu konuda sana tümüyle katılıyorum.)

Profoundly (derinden) The loss affected him profoundly, and he needed time to recover.

(Kayıp onu derinden etkiledi ve toparlanmak için zaman gerekti.)

Inevitably (kaçınılmaz şekilde) With the heavy rain, flooding was inevitably expected.

(Yoğun yağışla birlikte sel kaçınılmaz şekilde bekleniyordu.)

Constantly (devamlı) The internet has made information constantly accessible.

(İnternet bilgiye devamlı erişilebilir hale getirdi.)

Gradually (aşama aşama) The sun gradually set, painting the sky in beautiful colors.

(Güneş aşama aşama battı ve gökyüzünü güzel renklere boyadı.)

Accordingly (bu doğrultuda, -e göre) The schedule was changed, and accordingly, we need to adjust our plans.

(Program değiştirildi ve buna göre planlarımızı ayarlamamız gerekiyor.)

Broadly (genel anlamda) Broadly speaking, the economy has been improving.

(Genel anlamda, ekonomi iyileşiyor.)

Necessarily (mutlaka, illaki) To succeed, hard work is not necessarily enough; you also need some luck.

(Başarılı olmak için sadece çalışmak yetmez, aynı zamanda biraz şansa da ihtiyacınız var.)

Most notably (bilhassa, özellikle) She is known for her acting skills, most notably in the award-winning film.

(O, özellikle ödül kazanan filmdeki oyunculuk becerileriyle tanınır.)

Mutually (karşılıklı) They reached a mutually beneficial agreement.

(Karşılıklı fayda sağlayan bir anlaşmaya vardılar.)

Convincingly (ikna edici bir şekilde) He presented his argument convincingly, swaying the audience’s opinion. (O, ikna edici bir şekilde argümanını sundu ve izleyicilerin görüşlerini değiştirdi.)
Drastically (ani veya sert bir şekilde) The company had to make drastic changes to survive in the competitive market.

(Şirket rekabetçi piyasada ayakta kalabilmek için ani ve sert değişiklikler yapmak zorunda kaldı.)

Purely (yalnızca, saf olarak, sadece) His decision was purely based on personal preference.

(Onun kararı yalnızca kişisel tercihine dayanıyordu.)

Deniably (inkar edilebilir bir şekilde) The evidence was presented in such a way that it could be deniably interpreted. (Kanıtlar inkar edilebilir bir şekilde yorumlanacak şekilde sunuldu.)
Vaguely (belli belirsiz, belirsiz bir şekilde) She vaguely remembered meeting him at the party.

(Onu parti de görüşmüş olduğunu belirsiz bir şekilde hatırladı.)

Truly (gerçekten, sahiden, tam olarak) She truly believes in the power of kindness.

(O, iyiliğin gücüne gerçekten inanıyor.)

Partially (kısmen) The project is only partially completed.

(Proje sadece kısmen tamamlandı.)

Seemingly (görünüşe göre) The movie is seemingly an action-packed thriller.

(Film görünüşe göre aksiyon dolu bir gerilim filmi.)

Appropriately (uygun bir şekilde, doğru dürüst) He dressed appropriately for the formal event.

(Resmi etkinlik için uygun bir şekilde giyindi.)

Initially (başlangıçta, öncelikli olarak) Initially, she had some doubts about the plan.

(Başlangıçta, plan hakkında bazı şüpheleri vardı.)

Severely (şiddetli bir şekilde) The storm severely damaged the crops.

(Fırtına tarım ürünlerine şiddetli bir şekilde zarar verdi.)

Moderately (ılımlı bir şekilde) She exercises moderately to stay fit.

(Sağlıklı kalmak için ılımlı bir şekilde egzersiz yapar.)

Firmly (sıkı bir şekilde, kesin olarak) He firmly believes in his principles.

(O, prensiplerine kesin bir şekilde inanır.)

Adverbs (Zarflar) Sample sentences (Örnek cümle)
Scarcely (neredeyse hiç, hemen hemen hiç) She had scarcely enough time to finish the project.

(Proje tamamlamak için hemen hemen hiç zamanı yoktu.)

Desperately (umutsuca, aşırı derecede) He desperately needed help to solve the problem.

(Sorunu çözmek için umutsuca yardıma ihtiyacı vardı.)

Completely (tamamen) The puzzle is completely solved now.

(Şimdi bulmaca tamamen çözüldü.)

Jointly (birleşerek) The two companies are jointly developing a new product.

(İki şirket birleşerek yeni bir ürün geliştiriyor.)

Arguably (tartışılabilir bir şekilde) The movie is arguably one of the best of the year.

(Film tartışılabilir bir şekilde yılın en iyi filmlerinden biri.)

Competitively (rekabetçi bir şekilde) The team played competitively and won the championship.

(Takım rekabetçi bir şekilde oynadı ve şampiyonluğu kazandı.)

Similarly (benzer şekilde) She solved the problem similarly to her friend’s approach.

(O, problemin çözümünde arkadaşının yaklaşımına benzer bir şekilde hareket etti.)

Utterly (tümüyle, tamamen, bütünüyle) The situation was utterly unexpected.

(Durum tümüyle beklenmedikti.)

Adversely (olumsuz bir şekilde) The bad weather conditions adversely affected the outdoor event.

(Kötü hava koşulları açık hava etkinliğini olumsuz bir şekilde etkiledi.)

Increasingly (artarak) The number of participants in the event is increasingy growing every year.

(Etkinlikteki katılımcı sayısı her yıl artarak büyüyor.)

Precisely (kesin olarak) He knew precisely where to find the missing keys.

(Kayıp anahtarları kesin olarak nerede bulacağını biliyordu.)

Comparatively (nispeten) The new phone is comparatively cheaper than its competitors.

(Yeni telefon, rakiplerine nispeten daha ucuz.)

Mistakenly (yanlışlıkla, hatayla) She mistakenly sent the email to the wrong recipient.

(Yanlışlıkla e-postayı yanlış alıcıya gönderdi.)

Immensely (son derecede, çok fazla) The artist’s work is immensely popular among art enthusiasts.

(Sanatçının eserleri, sanat tutkunları arasında son derecede popüler.)

Equally (eşit bir şekilde) Both teams played equally well, resulting in a tie.

(Her iki takım da eşit bir şekilde oynadı ve berabere kaldılar.)

Steadily (sabit bir şekilde, istikrarlı bir şekilde) The company’s profits have been steadily increasing over the years.

(Şirketin karı yıllar boyunca istikrarlı bir şekilde artıyor.)

Slightly (hafifçe, az miktarda) The temperature dropped slightly in the evening.

(Sıcaklık akşamleyin hafifçe düştü.)

Notably (özellikle) The team’s captain, notably, scored all three goals in the match.

(Takım kaptanı özellikle maçta üç gol attı.)

Compulsorily (zorunlu bir şekilde) Attendance at the workshop is compulsorily required for all employees.

(Atölyeye katılım, tüm çalışanlar için zorunlu bir şekilde gereklidir.)

Subtly (sinsi bir şekilde, kurnazca) The mystery novel was cleverly written, subtly leading the reader to unexpected twists.

(Gizemli roman kurnazca yazılmıştı, okuyucuyu beklenmedik dönemeçlere sinsi bir şekilde yönlendirdi.)

Urgently (acilen, hemen derhal) They urgently need medical assistance. (Acilen tıbbi yardıma ihtıyacı var.)

Kişisel gelişiminiz ve İngilizce sınavlarınız için İngilizce seviyenizin en az A2, B1 seviyesinde olması gerekmektedir. Yurtdışı eğitim programlarına gitmenizi tavsiye ederiz.

Sıkça Sorulan Sorular

Zarfların doğru kullanımı için nasıl pratik yapabilirim?

İngilizce sınavlarda çıkacak zarflar doğru kullanım için düzenli pratik yapmak önemlidir. İngilizce metinleri okurken, zaman zarflarını ve yer zarflarını belirlemeye çalışabilirsiniz.  İngilizce sınavlarında çıkacak zarflara çalışırken; İngilizce yazılar veya konuşmalar üretirken, zarf kullanımını aktif olarak deneyebilirsiniz. Dil bilgisi kitapları ve kaynaklarından zarflarla ilgili alıştırmalar yaparak da kendinizi geliştirebilirsiniz.

İngilizce sınavlarında zarfların önemi nedir?

İngilizce sınavlarında çıkacak zarfların doğru ve etkili bir şekilde kullanılması, dil bilgisi ve dil becerilerinin ölçülmesinde önemli bir göstergedir. Zarflar, cümlelerin anlamını ve ifadeyi güçlendirir ve dil kullanımının doğruluğunu yansıtır. Sınavlarda zarfların doğru şekilde kullanılması, dil becerileri açısından yüksek puan elde etmenizi sağlayabilir.

Hangi düzeydeki İngilizce sınavlarında zarflar çıkar?

İngilizce sınavlarında çıkacak zarflar, temel dil bilgisi düzeyinden ileri düzeye kadar tüm İngilizce sınavlarında çıkabilir. Yani, dil becerilerini ölçen her türlü sınavda zarfların doğru ve etkili bir şekilde kullanımı önemlidir. Başlangıç seviyesinden itibaren zarfları öğrenmek ve doğru şekilde kullanmak, ileri düzeydeki sınavlarda da başarılı olmanızı sağlar.

Zarfların sıfatlarla karıştırılma ihtimali var mıdır?

Evet, zarfların bazıları sıfatlarla benzer görünebilir ve bu durumda karıştırılma ihtimali olabilir. Örneğin, “fast” hem bir zarf olarak “hızlıca” anlamına gelirken, hem de bir sıfat olarak “hızlı” anlamına gelir. İngilizce sınavlarında çıkacak zarflar aşina olmak böyle hatalara düşmekten alıkoyar. Bağlam ve cümle yapısı, zarf ve sıfatların doğru şekilde anlaşılmasında önemli rol oynar.

Leave A Comment

Biz Sizi Arayalım!

Eğitimlerimiz hakkında sorularınız ve merak ettikleriniz için formu doldurmanız yeterli…

Formu doldurarak gizlilik politikamızı ve kvkk aydınlatma metnini
kabul etmiş sayılırsınız.

Yeniliklerden İlk Sen Haberdar Ol!

Yeni makaleleri ve İngilizce kursu kampanyalarını sana mail ile göndereceğiz.

Abone olarak, gizlilik politikasını ve kvkk aydınlatma metnini kabul etmiş sayılırsın.